Vali-Öğrenci buluşmasında tecrübelerini paylaştı

Vali Ahmet Hamdi Nayir, Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Öğrenci Topluluğunca düzenlenen ‘Sakarya Valisi Kampüste’ adlı programda öğrencilerle bir araya geldi.

Vali-Öğrenci buluşmasında tecrübelerini paylaştı
Haber albümü için resme tıklayın

SAÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hamza Al ile öğrencilerin katıldığı program, saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla başladı.

Öğrenci Topluluğuna Dair Bilgiler Verdi

Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Öğrenci Topluluğu Başkanı Neldin Durmişi, millete hizmetkâr olmak için yola çıkan, kendisini daima geliştirmeye adayan, geleceğin mülki idari amirleri olarak bugün tecrübelerini aktarıp bilgiler vermek üzere aralarına teşrif eden Sayın Valimize teşekkür ettiklerini ifade etti.

Yöneticilik Kavramı Üzerinde Durdu

1978 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesini kazandığını ve 1983 yılında bu fakülteden mezun olduğunu belirterek konuşmasına başlayan Vali Ahmet Hamdi Nayir, “Vaktin nasıl geçtiği anlaşılamıyor, 41 yıl önce ben de sizin gibi bu sıralardaydım, zaman sizler için de aynı hızda geçecektir. Bölümünüzden mezun olduktan sonra özel sektörü düşünebilirsiniz ya da kamu sektöründe ilerlemek istiyorum diyebilirsiniz. Kamu sektöründe yöneticilik düşünürseniz en uygun alanlardan birini mülki idare olduğunu göreceksiniz.

“Yöneticilikte İnsan İlişkileri, Donanım ve Karar Yetisi Önemli”

Yöneticiliğin sanat olup olmadığı, liderlikle eşdeğerde olup olmadığı, doğuştan gelen bazı özelliklerle desteklenmesi gerekip gerekmediği gibi konularda tartışmalar yaşanabiliyor. Yönetici olarak doğulur mu? Yoksa alınan eğitimlerle iyi bir yönetici olunur mu? Bunlar tartışılan konulardır. Ben doğuştan gelen özellikler yanında eğitimle geliştirilecek beceriye sahip olunması gerektiği kanaatindeyim. Eğer iyi bir yönetici olmak istiyorsanız, insan ilişkileri alanında bir beceriniz olması gerekiyor, mevzuat ve uygulama gibi konulara hâkim olabilmek için teknik anlamda donanımlı olmanız gerekiyor, yine hızlı karar verebilme yetisine sahip olmanız gerekiyor. İşte bir yandan eğitimini alırken aynı zamanda doğuştan da bu özelliklere yatkın olarak kişilerin yöneticiliği seçmesinin önemi burada ortaya çıkıyor.

Yönetimin çok farklı tanımları olsa da, bir amaca ulaşmak için örgüt yapısına ihtiyaç duyan ve örgüt içerisinde faaliyetleri olan bir olgudur diyebiliriz. Tabi yönetim içerisinde yöneticiler ile birlikte yönetilenleri de bulundurması gerekir, amaçları da bulundurması gerekir, bu amaçlara ulaşmak için yürütülen faaliyetleri de bulundurması gerekir, stratejiler, politikalar bulundurması gerekir, bir sistemin ve bir denetimin de olması gerekir. İşte tüm bunların başında bulunup yetki ve sorumluluk taşıyanlar yöneticilerimizdir, sizler de bu hususları ileride yerine getirecek olan adaylarsınız.

“Seçilmiş ve Atanmış Yöneticiler Vardır”

Genel olarak dünyada ve Türkiye’mizde iki ana ayrım vardır. Bunlardan birisi kamudaki yöneticilerimiz, diğeri de özel sektördeki yöneticilerimizdir. Özel sektördeki her firmanın, her şirketin farklı yönetim yapıları vardır. Kamu yönetiminde de iki ana başlık vardır. Bunlardan ilki atanarak göreve gelenlerin yer aldığı merkezi idareler, bir diğeri de seçimle iş başına gelen yerel yönetimlerdir. Merkezi idare dediğimizde başında Sayın Cumhurbaşkanımızın olduğu, Ankara’daki Bakanlıklar ile onların taşra teşkilatlarından sorumlu olan biz Valiler ve Kaymakamlar akla gelmelidir. Valiler illerinde Sayın Cumhurbaşkanımızın temsilcisi olarak tüm Bakanlıkların ayrı ayrı politikalarından, uygulamalarından sorumlu kişiler olarak bu görevleri icra ediyoruz. Aynı şekilde Kaymakamlarımız da kendi ilçe hudutları içerisinde mülki idare görevlerini yerine getiriyorlar. Valiler ve Kaymakamlar Ankara’nın yereldeki temsilcileridirler. Birçok organı seçimle işbaşına gelen yerel yönetimler ise, Belediyeler, İl Özel İdareleri ve Köy İdareleridir.

“Yöneticiliğin Tarihini Sorgulamamız Gerekiyor”

Okullarımızda birçok konunun başlangıcı olarak farklı tarihler verilebiliyor. Örneğin insan haklarının başlangıcı olarak Magna Carta gösterilebiliyor. Yönetim biliminin ortaya çıkmasını 17. Yüzyıla tarihleyebiliyorlar. Ancak onlardan önce bu konularda herhangi bir ilke, prensip, telkin ya da tavsiyeler yok muydu diye sorgulamamız gerekiyor. Bunları iyice araştırıp iyice düşündüğümüzde, elbette vardı diyebiliyoruz. Kendi tarihimize baktığımızda bir yönetimin nasıl olması gerektiğine dair, yöneticiliğin ne demek olduğuna dair çok fazla kaynak bulabiliyoruz.

Şeyh Edebali’den Yöneticilik Dersi

Mesela Şeyh Edebali, damadı olan Osman Gazi’nin aynı zamanda akıl hocasıdır. Osman Gazi’ye Bey unvanı verildiği zaman onun yöneticilik sıfatına etki edecek o altın değerindeki telkinlerde bulunuyor. O asırlarda ‘Tembihname’ dediğimiz eserlerde yer alan ve halkın geneline doğruyu, güzeli anlatan bu öğretiler, mutlaka yöneticiye de tavsiye niteliğinde kavramlardı. Bütün bunlar gösteriyor ki yönetimdeki temel ilke ve prensipleri çok öncelere götürmek mümkündür. Şeyh Edebali’nin o döneme etki eden tüm öğütlerini, bizler bugünümüze de geleceğimize de ışık tutan ilkeler olarak görüyoruz” diyerek Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye verdiği öğütleri aktardı.

Hz Ali’nin Tavsiyelerini Aktardı

Tarihte yöneticilere devlet büyüklerince yapılan tavsiyelerin çok önemli olduğunu belirten Vali Nayir, “Yine Hz. Ali’nin Mısır’a Vali olarak tayin edilen Mâlik bin Hâris el-Eşter'e hitaben yaklaşık bin 400 yıl önce yazdığı tavsiyeler de yöneticiliğin tarihteki konumunu en güzel şekilde ortaya çıkarıyor. İşte bunlar insan ilişkilerine bir şekil, bir format kazandırmaya yöneliktir” diye belirtip bu tavsiyelerin bazı başlıklarını öğrencilerle paylaştı.

Tavsiyelerde Bulundu

Öğlencilerin yönetici olmaya niyet ettiklerinde tarihimizden, kültürümüzden gelen hususları dikkate alarak yola çıkmaları gerektiğine işaret eden Vali Ahmet Hamdi Nayir, “Genel kapsayıcı bir alanı olan mülki idare amirliği üst bir görev olduğu için, elbette ki farklı zorlukları da bulunuyor. Kaymakamlık, Vali Yardımcılığı, Bakanlık merkezindeki farklı birimler ve Valilik görevleri olmak üzere Sakarya benim 15. görev yerim oluyor. Bu görev farklı yerleri keşfetmeye, farklı insanlar tanımaya yönelik bir fırsat sunmasının yanında elbette ki insanı yoruyor. Görev yeri değişikliklerinden eş ve çocuklar da etkileniyor. Bu açıdan bakarsak işin en zor kısımlarından birisi diyebiliriz, ancak bunlar aşılmayacak zorluklar değildir. Bu görevi icra etmenin pozitif yanları daha fazla diyebilirim. Kendi adıma görev yaptığım yerlerden çok şey öğrendiğimi ve hayatıma yeni anlamlar kattığımı söyleyebilirim. Görev yaptığımız yerlerin kültürü, insanı, hayatımıza kattıkları ve tatmin duygusu, maaşla ifade edilebilecek şeyler değildir. Bu mesleği seçmenizde bu duygu ve hislerin de etkisi mutlaka olacaktır.

Eğer ben çok fazla yer gezmeyi sevmiyorum, rahat etmek istiyorum, eleştirilmek istemiyorum ve anlık doğru kararlar vermede sıkıntı yaşıyorum diyorsanız, elbette zorlanacağınız bir görevdir.

“Yönetimde İşbirliği Çok Önemli”

Temel yasamız olan 5442 sayılı İl İdaresi Kanununda bir mülki idare amirinin görevleri, yetki ve sorumlulukları açık bir şekilde belirlenmiştir. Yürürlükte olan mevzuat hükümlerini İl ve ilçelerde uygulama görevlerimizin yanı sıra, denetim görevlerimiz var, yönlendirme görevlerimiz var, bölgenin turizm, sanayi açısından gelişmesi için yapılabilecek işlerle ilgili olarak üzerimize düşen görevler var. Birçok konuda yaklaşık 100 civarında farklı komisyonun başkanlığını yapıyoruz. Büyük bir ekip ile çalışıyoruz, İllerde bizim adımıza İl İdare Şube Başkanları her biri kendi alanında temsilcimiz olarak çalışıyorlar. İlçelerde de İlçe İdare Şube Başkanları yine aynı şekilde Kaymakamlarıyla birlikte o ilçenin ihtiyaçlarını gidermeye yönelik çalışmalar yapıyorlar. Bu görevleri yaparken de, İlin ve ilçelerin tüm paydaşları ile istişarelerde bulunuyoruz. Yerel yönetimlerle, sivil toplum kuruluşlarıyla, üniversitelerle de yakın işbirliğine önem veriyoruz. Örneğin, içerisinde Valiliğimiz, Ticaret ve Sanayi Odamız ile üniversitelerimizin yer aldığı KÜSİ olarak kısaltması olan Kamu Üniversite Sanayi İşbirliği faaliyetlerini takip ediyoruz. . Bölgenin kalkınması için çalışmalar yapan bu teşkilat, belirli zamanlarda sık sık toplantılar yaparak, üniversitelerimizin ve Milli Eğitimimizin yetiştirmiş olduğu meslek eğitimi alan öğrencilerin nerelere yönlendirilmesi gerektiğini görüşüp eksiklikleri tespit ediyorlar. Yine aynı şekilde şu anda 8 tane faal halde bulunan Organize Sanayi Bölgesinde görevlerimiz var. OSB’lerin çalışmalarının takibini, kontrolünü, yönlendirmesini, denetimini de yine bizler yapıyoruz. Adli ve askeri kuruluşların görev alanına müdahale etmeden kamuya ait olan her şeyden sorumluyuz. Adli ve askeri teşkilatlarla da işbirliği yaptığımız hususlar var.

Ahmet Vefik Paşa’yı Anlattı

Osmanlı’nın yetiştirmiş olduğu çok önemli simalardan biri olan ve 1823-1891 yılları arasında yaşamış Ahmet Vefik Paşa’yı duymuşsunuzdur. Kendisi bakanlık, valilik, diplomatlık yapmıştır. Aynı zamanda bir edebiyatçıdır, tiyatro eserleri yapmıştır. Osmanlıcada ‘M’ harfi ile başlayan birçok sıfat sayabiliriz. Mesela bir ilmi öğretene Muallim diyoruz, fikir sahibi birisini de Mütefekkir diye tabir ediyoruz. Ahmet Vefik Paşa bir yöneticide olması gereken sıfatları baş harfi ‘M’ olan 24 ayrı başlıkta belirlemiştir. Sizler de bir yönetici olmayı planlıyorsanız, bu kelimelerin karşılığını iyi öğrenip kendinizi ona göre hazırlamalı ve yola bunları bilerek çıkmalısınız” diyerek bunlardan örnekler verdi.

Öğrencilerin yönelttiği soruları samimi bir şekilde cevaplandırarak onlara tavsiyelerde de bulunan Vali Nayir, her hafta Çarşamba günleri bir okulu ziyaret ettiğini, bu haftaki okul ziyareti yerine bu programda üniversiteli gençlerle bir araya geldiğini belirtip herkese derslerinde başarılar diledi.

Sakarya Yenihaber

SAÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hamza Al ile öğrencilerin katıldığı program, saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla başladı.

Öğrenci Topluluğuna Dair Bilgiler Verdi

Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Öğrenci Topluluğu Başkanı Neldin Durmişi, millete hizmetkâr olmak için yola çıkan, kendisini daima geliştirmeye adayan, geleceğin mülki idari amirleri olarak bugün tecrübelerini aktarıp bilgiler vermek üzere aralarına teşrif eden Sayın Valimize teşekkür ettiklerini ifade etti.

Yöneticilik Kavramı Üzerinde Durdu

1978 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesini kazandığını ve 1983 yılında bu fakülteden mezun olduğunu belirterek konuşmasına başlayan Vali Ahmet Hamdi Nayir, “Vaktin nasıl geçtiği anlaşılamıyor, 41 yıl önce ben de sizin gibi bu sıralardaydım, zaman sizler için de aynı hızda geçecektir. Bölümünüzden mezun olduktan sonra özel sektörü düşünebilirsiniz ya da kamu sektöründe ilerlemek istiyorum diyebilirsiniz. Kamu sektöründe yöneticilik düşünürseniz en uygun alanlardan birini mülki idare olduğunu göreceksiniz.

“Yöneticilikte İnsan İlişkileri, Donanım ve Karar Yetisi Önemli”

Yöneticiliğin sanat olup olmadığı, liderlikle eşdeğerde olup olmadığı, doğuştan gelen bazı özelliklerle desteklenmesi gerekip gerekmediği gibi konularda tartışmalar yaşanabiliyor. Yönetici olarak doğulur mu? Yoksa alınan eğitimlerle iyi bir yönetici olunur mu? Bunlar tartışılan konulardır. Ben doğuştan gelen özellikler yanında eğitimle geliştirilecek beceriye sahip olunması gerektiği kanaatindeyim. Eğer iyi bir yönetici olmak istiyorsanız, insan ilişkileri alanında bir beceriniz olması gerekiyor, mevzuat ve uygulama gibi konulara hâkim olabilmek için teknik anlamda donanımlı olmanız gerekiyor, yine hızlı karar verebilme yetisine sahip olmanız gerekiyor. İşte bir yandan eğitimini alırken aynı zamanda doğuştan da bu özelliklere yatkın olarak kişilerin yöneticiliği seçmesinin önemi burada ortaya çıkıyor.

Yönetimin çok farklı tanımları olsa da, bir amaca ulaşmak için örgüt yapısına ihtiyaç duyan ve örgüt içerisinde faaliyetleri olan bir olgudur diyebiliriz. Tabi yönetim içerisinde yöneticiler ile birlikte yönetilenleri de bulundurması gerekir, amaçları da bulundurması gerekir, bu amaçlara ulaşmak için yürütülen faaliyetleri de bulundurması gerekir, stratejiler, politikalar bulundurması gerekir, bir sistemin ve bir denetimin de olması gerekir. İşte tüm bunların başında bulunup yetki ve sorumluluk taşıyanlar yöneticilerimizdir, sizler de bu hususları ileride yerine getirecek olan adaylarsınız.

“Seçilmiş ve Atanmış Yöneticiler Vardır”

Genel olarak dünyada ve Türkiye’mizde iki ana ayrım vardır. Bunlardan birisi kamudaki yöneticilerimiz, diğeri de özel sektördeki yöneticilerimizdir. Özel sektördeki her firmanın, her şirketin farklı yönetim yapıları vardır. Kamu yönetiminde de iki ana başlık vardır. Bunlardan ilki atanarak göreve gelenlerin yer aldığı merkezi idareler, bir diğeri de seçimle iş başına gelen yerel yönetimlerdir. Merkezi idare dediğimizde başında Sayın Cumhurbaşkanımızın olduğu, Ankara’daki Bakanlıklar ile onların taşra teşkilatlarından sorumlu olan biz Valiler ve Kaymakamlar akla gelmelidir. Valiler illerinde Sayın Cumhurbaşkanımızın temsilcisi olarak tüm Bakanlıkların ayrı ayrı politikalarından, uygulamalarından sorumlu kişiler olarak bu görevleri icra ediyoruz. Aynı şekilde Kaymakamlarımız da kendi ilçe hudutları içerisinde mülki idare görevlerini yerine getiriyorlar. Valiler ve Kaymakamlar Ankara’nın yereldeki temsilcileridirler. Birçok organı seçimle işbaşına gelen yerel yönetimler ise, Belediyeler, İl Özel İdareleri ve Köy İdareleridir.

“Yöneticiliğin Tarihini Sorgulamamız Gerekiyor”

Okullarımızda birçok konunun başlangıcı olarak farklı tarihler verilebiliyor. Örneğin insan haklarının başlangıcı olarak Magna Carta gösterilebiliyor. Yönetim biliminin ortaya çıkmasını 17. Yüzyıla tarihleyebiliyorlar. Ancak onlardan önce bu konularda herhangi bir ilke, prensip, telkin ya da tavsiyeler yok muydu diye sorgulamamız gerekiyor. Bunları iyice araştırıp iyice düşündüğümüzde, elbette vardı diyebiliyoruz. Kendi tarihimize baktığımızda bir yönetimin nasıl olması gerektiğine dair, yöneticiliğin ne demek olduğuna dair çok fazla kaynak bulabiliyoruz.

Şeyh Edebali’den Yöneticilik Dersi

Mesela Şeyh Edebali, damadı olan Osman Gazi’nin aynı zamanda akıl hocasıdır. Osman Gazi’ye Bey unvanı verildiği zaman onun yöneticilik sıfatına etki edecek o altın değerindeki telkinlerde bulunuyor. O asırlarda ‘Tembihname’ dediğimiz eserlerde yer alan ve halkın geneline doğruyu, güzeli anlatan bu öğretiler, mutlaka yöneticiye de tavsiye niteliğinde kavramlardı. Bütün bunlar gösteriyor ki yönetimdeki temel ilke ve prensipleri çok öncelere götürmek mümkündür. Şeyh Edebali’nin o döneme etki eden tüm öğütlerini, bizler bugünümüze de geleceğimize de ışık tutan ilkeler olarak görüyoruz” diyerek Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye verdiği öğütleri aktardı.

Hz Ali’nin Tavsiyelerini Aktardı

Tarihte yöneticilere devlet büyüklerince yapılan tavsiyelerin çok önemli olduğunu belirten Vali Nayir, “Yine Hz. Ali’nin Mısır’a Vali olarak tayin edilen Mâlik bin Hâris el-Eşter'e hitaben yaklaşık bin 400 yıl önce yazdığı tavsiyeler de yöneticiliğin tarihteki konumunu en güzel şekilde ortaya çıkarıyor. İşte bunlar insan ilişkilerine bir şekil, bir format kazandırmaya yöneliktir” diye belirtip bu tavsiyelerin bazı başlıklarını öğrencilerle paylaştı.

Tavsiyelerde Bulundu

Öğlencilerin yönetici olmaya niyet ettiklerinde tarihimizden, kültürümüzden gelen hususları dikkate alarak yola çıkmaları gerektiğine işaret eden Vali Ahmet Hamdi Nayir, “Genel kapsayıcı bir alanı olan mülki idare amirliği üst bir görev olduğu için, elbette ki farklı zorlukları da bulunuyor. Kaymakamlık, Vali Yardımcılığı, Bakanlık merkezindeki farklı birimler ve Valilik görevleri olmak üzere Sakarya benim 15. görev yerim oluyor. Bu görev farklı yerleri keşfetmeye, farklı insanlar tanımaya yönelik bir fırsat sunmasının yanında elbette ki insanı yoruyor. Görev yeri değişikliklerinden eş ve çocuklar da etkileniyor. Bu açıdan bakarsak işin en zor kısımlarından birisi diyebiliriz, ancak bunlar aşılmayacak zorluklar değildir. Bu görevi icra etmenin pozitif yanları daha fazla diyebilirim. Kendi adıma görev yaptığım yerlerden çok şey öğrendiğimi ve hayatıma yeni anlamlar kattığımı söyleyebilirim. Görev yaptığımız yerlerin kültürü, insanı, hayatımıza kattıkları ve tatmin duygusu, maaşla ifade edilebilecek şeyler değildir. Bu mesleği seçmenizde bu duygu ve hislerin de etkisi mutlaka olacaktır.

Eğer ben çok fazla yer gezmeyi sevmiyorum, rahat etmek istiyorum, eleştirilmek istemiyorum ve anlık doğru kararlar vermede sıkıntı yaşıyorum diyorsanız, elbette zorlanacağınız bir görevdir.

“Yönetimde İşbirliği Çok Önemli”

Temel yasamız olan 5442 sayılı İl İdaresi Kanununda bir mülki idare amirinin görevleri, yetki ve sorumlulukları açık bir şekilde belirlenmiştir. Yürürlükte olan mevzuat hükümlerini İl ve ilçelerde uygulama görevlerimizin yanı sıra, denetim görevlerimiz var, yönlendirme görevlerimiz var, bölgenin turizm, sanayi açısından gelişmesi için yapılabilecek işlerle ilgili olarak üzerimize düşen görevler var. Birçok konuda yaklaşık 100 civarında farklı komisyonun başkanlığını yapıyoruz. Büyük bir ekip ile çalışıyoruz, İllerde bizim adımıza İl İdare Şube Başkanları her biri kendi alanında temsilcimiz olarak çalışıyorlar. İlçelerde de İlçe İdare Şube Başkanları yine aynı şekilde Kaymakamlarıyla birlikte o ilçenin ihtiyaçlarını gidermeye yönelik çalışmalar yapıyorlar. Bu görevleri yaparken de, İlin ve ilçelerin tüm paydaşları ile istişarelerde bulunuyoruz. Yerel yönetimlerle, sivil toplum kuruluşlarıyla, üniversitelerle de yakın işbirliğine önem veriyoruz. Örneğin, içerisinde Valiliğimiz, Ticaret ve Sanayi Odamız ile üniversitelerimizin yer aldığı KÜSİ olarak kısaltması olan Kamu Üniversite Sanayi İşbirliği faaliyetlerini takip ediyoruz. . Bölgenin kalkınması için çalışmalar yapan bu teşkilat, belirli zamanlarda sık sık toplantılar yaparak, üniversitelerimizin ve Milli Eğitimimizin yetiştirmiş olduğu meslek eğitimi alan öğrencilerin nerelere yönlendirilmesi gerektiğini görüşüp eksiklikleri tespit ediyorlar. Yine aynı şekilde şu anda 8 tane faal halde bulunan Organize Sanayi Bölgesinde görevlerimiz var. OSB’lerin çalışmalarının takibini, kontrolünü, yönlendirmesini, denetimini de yine bizler yapıyoruz. Adli ve askeri kuruluşların görev alanına müdahale etmeden kamuya ait olan her şeyden sorumluyuz. Adli ve askeri teşkilatlarla da işbirliği yaptığımız hususlar var.

Ahmet Vefik Paşa’yı Anlattı

Osmanlı’nın yetiştirmiş olduğu çok önemli simalardan biri olan ve 1823-1891 yılları arasında yaşamış Ahmet Vefik Paşa’yı duymuşsunuzdur. Kendisi bakanlık, valilik, diplomatlık yapmıştır. Aynı zamanda bir edebiyatçıdır, tiyatro eserleri yapmıştır. Osmanlıcada ‘M’ harfi ile başlayan birçok sıfat sayabiliriz. Mesela bir ilmi öğretene Muallim diyoruz, fikir sahibi birisini de Mütefekkir diye tabir ediyoruz. Ahmet Vefik Paşa bir yöneticide olması gereken sıfatları baş harfi ‘M’ olan 24 ayrı başlıkta belirlemiştir. Sizler de bir yönetici olmayı planlıyorsanız, bu kelimelerin karşılığını iyi öğrenip kendinizi ona göre hazırlamalı ve yola bunları bilerek çıkmalısınız” diyerek bunlardan örnekler verdi.

Öğrencilerin yönelttiği soruları samimi bir şekilde cevaplandırarak onlara tavsiyelerde de bulunan Vali Nayir, her hafta Çarşamba günleri bir okulu ziyaret ettiğini, bu haftaki okul ziyareti yerine bu programda üniversiteli gençlerle bir araya geldiğini belirtip herkese derslerinde başarılar diledi.

Sakarya Yenihaber

12 Ara 2019 - 10:43 - Gündem


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Sakarya Yenihaber Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sakarya Yenihaber Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sakarya Yenihaber Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sakarya Yenihaber Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.