Hz. Ömer'e Kılıç Çekmek

Önce, hepimizin bildiği iki hikâyeyi yeniden anlatarak başlayacağım yazıya.

Adalet duygusuyla ve adalet merkezli uygulamalarıyla iyi bilinen Hz. Ömer, bir gün hutbe verirken, haziruna sorar:

“Eğer ben günün birinde eğrilirsem siz ne yaparsınız?”

Dinleyenlerden biri ayağa kalkar ve şöyle cevap verir:

“Seni kılıçlarımızla doğrultmasını biliriz!”

Hz. Ömer, aldığı bu cevap üzerine şükrederek “Allah’ım, Sana hamd olsun. Ömer eğrildiği zaman bu cemaat içinde onu düzeltecek kişiler var.” der.

Yine başka bir hutbesi esnasında “Ey insanlar, dinleyin ve itaat edin!” deyince, orada hazır bulunanlardan sahabelerden biri ayağa kalkar ve hiddetle “Ey Ömer, seni ne dinler ne de sana itaat ederiz!” der.

Hz. Ömer, ona bu tavrın sebebini sorunca, dönemin siyasal iktidarını temsil eden halifeye, o anda üzerinde bulunan yeni elbiseyi gösteren sahabe şöyle cevap verir:

“Ey Ömer! Üzerindeki elbisenin hesabını vermedikçe seni dinlemeyecek ve sana itaat etmeyeceğiz! Zira, kamu malından sana da bana da aynı kumaş düşmüştü. Ben kendime ondan bir elbise yaptıramadım. Fakat görüyorum ki, sen kendine bir elbise yaptırmışsın. Bu nasıl oldu?”

Hz. Ömer, oğlu Abdullah’a işaret eder ve ondan elbisenin hikayesini anlatmasını ister.

Oğlu Abdullah da ayağa kalkar ve “Bana da, babama da birer parça kumaş düşmüştü. Ben hakkımı ona verdim. Şu anda üzerinde gördüğünüz elbise ikimizin hakkından meydana gelmiş bir elbisedir.” cevabını verir.

Bunun üzerine, Hz. Ömer’e çıkışan sahabe, “Konuşabilirsin ey müminlerin yöneticisi. Şimdi seni hem dinler hem de sana itaat ederiz.” der.

Müslüman mahallesinin sakinleri olarak, sadece Hz. Ali’nin cenk hikâyeleri ile değil, aynı zamanda Hz. Ömer’in adaletinin anlatıldığı örneklerle büyüdük onlarca yıl.

Ne adaletsiz cesaretin ne de cesaretsiz adaletin topluma esenlik sağlamayacağını anlayarak yetiştik, yetiştirildik.

Şimdi geldiğimiz hale bakınca, insan sormadan edemiyor?

O kadar hikâyeden hiç ders alınmadı mı?

Ya da tüm anlatılanlar, geçmişin masalları olarak mı kalacaktı?

O halde yeniden aynı hikâyelere geri dönelim ve hep birlikte düşünelim.

Hutbeyi veren kimdi?

Hz. Ömer; o dönemin iktidarı.

Onu, gerekirse kılıcıyla; yani muhalefetiyle, eleştirisiyle, doğruyu ortaya koyma cesareti ve iradesiyle yeniden düzelteceğini hatırlatan kimdi?

Sahabe, o dönemin vatandaşı.

Peki, tevhid mesajının özüne adalet ve ahlakı yerleştiren bir dinin müntesipleri olarak biz; ne ara makam, mevki, güç yahut iktidar uğruna haksızlıkları görmezden gelebildiğimiz bir vasatı meşru kabul etme noktasına geldik?

Hatasını gördüğü noktada yönettiklerine hesap vermesi gerektiğini bilincini taşıyan halife örneğini nasıl görmezden gelmeye başladık?

Hatasını gördüğü noktada yönetenden hesap sorması gerektiği bilincini taşıyan sahabe örneğini ne ara yok saymaya başladık?

Ya Nisa Suresi’ndeki uyarıyı ne ara unuttuk?

Hani Rabb’imiz şöyle buyuruyordu:

“Siz ey imana ermiş olanlar!

Sizin, ebeveyninizin ve akrabalarınızın aleyhine de olsa, Allah rızası için hakikate şahitlik yaparak adaleti gözetmeye azmedin.

O kişi zengin de olsa fakir de olsa, Allahın hakkı onların her birinin (hakkının) önüne geçer.

Öyleyse, kendi boş arzu ve heveslerinize uymayın ki adaletten uzaklaşmayasınız. Çünkü eğer (hakikati) çarpıtırsanız, bilin ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.”

Hak ve adalet bu kadar önemliyken, Müslümanların üzerinde tarihsel bir sorumluluk yüklü iken, bunun hakkını veremediğimizde, Din Günü hesabını nasıl verebileceğimizi düşünüyor muyuz?

O halde, yapılması gereken bellidir; adil şahitler olmak.

Eğer Hz. Ömer’in adaletini yeniden tesis etmek istiyorsak, o dönemin esenliği içinde yaşayabilmeyi ümit ediyorsak; eğildiğinde Hz. Ömer’i kılıcıyla düzelteceğini hatırlatan sahabelerin bilincini kuşanmak zorundayız.

Kılıcı çekmeyen, Hz. Ömer’in adaletini beklemesin.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Beytullah Önce - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Sakarya Yenihaber Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sakarya Yenihaber Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sakarya Yenihaber Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sakarya Yenihaber Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Sizce Sakarya'daki en başarılı belediye hangisi?
Tüm anketler