Kapıldım gidiyorum

Seçim sonuçlarını ve ülkenin aldığı yeni şekli önümüzdeki haftalara bırakarak, duygusal ve bir o kadar da, özgür satırlara vuruyorum kendimi. Şarkıda dediği gibi; ‘’kapıldım gidiyorum, bahtımın rüzgarına. Ey satırlar diyorum, yazılacak çok şey var daha.’’ deyip, çıkıyorum yine, sınırsız cümlelerle dolu, duygu ve hayal yolculuğuna…

Evet, yürümeye, en özgür halim ile dolaşmaya, içimde olan her şeyi, sansürsüz bir şekilde haykırmaya doyamadığım, bir hayal şehrinin ortasındayım yine. Hayal bu ya; dünyanın her noktasından bir parça olup, dünyanın her noktasından bir rüzgar esiyor bu hayali şehirde. Hayali olsa da, muazzam bir bahar ve huzurlu bir kandil günü yaşıyor bu şehir. Bugün kuşlar, kah bahar şarkıları söylüyor, kah Allah’ı zikir edip, miracın sevincini haykırıyor. Ben de yine, büyük bir heyecan içinde, en özgür şekilde yürüyorum neşe içinde.

Evet, gerçek dünyada, hiç bir zaman olmasa, hiç bir zaman olmayacak olsa da, yürüyorum hayal dünyasında. Yürüyorum, yüreğimde umut, gerçeğimdeki çaresizlik ile. Yürüyorum, dilimde, imanımda şükür ve dua, nefsimde, isyan ve öfke ile. Yürüyorum, kadere olan rızam, hayata olan, bitmeyen arzularım ile. Ve yürüyorum, yüreğimde aşk ve o aşkın imkansızlığı ile.

Bulutsuz, masmavi gökyüzü altında, yeşilin her tonunun olduğu, hayali bir şehir burası. Gerçek hayata ve gerçek gündeme inat, yüreğe tatlı bir sakinlik, mutluluk veren, hoş bir huzur var bu ortamda. Bir tarafta, oyun oynanan masum çocukların sesi yankılanıyor, bir tarafta, aşıklar şiirler okuyor. Ruhuma ilaç gibi gelen, ılık bir rüzgar başlıyor. Daha sonra, yüreğimden bir türlü atamadığım, o yürek geliyor aklıma ve koyu bir efkar oturuyor şakaklarıma. Rüzgar, söndürdüğüm, söndürmeye çalıştığım duygularımı, yeniden alevlendirdi adeta. Anlayamadım evet. Ne olduğumu, neye uğradığımı, bu duyguların, ne kadar bana ait olduğunu, bir türlü anlayamadım ben.

Ne olduğunu, daha doğrusu ne olduğumu anlayamıyor olsam da, devam ediyorum, avare avare yürüyerek yoluma. Derken, denize bakan bir bank ve o bankta oturan, yaşlı bir amca çıkıyor karşıma. Sessizce yanına ilişip, yüzüne baktığım ise, hayatı görüyorum o yüzde. Hem koyu bir çaresizlik, hem de o çaresizliğin, panzehri olan umudu görüyorum. Aşkı, sevdayı, naturel duygular ile yoğrulmuş, naturel şiirler görüyorum.

Amca ile birlikte, bir süre denizi izliyorum. Kıyıya dalga vuruyor, ben hayatı düşünüyorum. Dalga vuruyor, ben kısıtlı ömrümü düşünüyorum. Kıyıya dalga vuruyor, ben 30 yıl, 3 aydır kasılan, bedenimi düşünüyorum. Ve kıyıya dalga vuruyor, peygamberimi miraca çıkaran rabbime, sabır duası ediyorum.

Daha sonra, ‘’hayat nedir?’’ diye soruyorum amcaya, ‘’acı’’ diye cevap veriyor. Tahmin olmayıp, bir daha soruyorum, bu sefer de; “hayat mutluluk’’ diyor. Üçüncü defa sorduğumda ise; “hayat, mutluluk ve acıyla, zorlu bir imtihandır’’ diyor. İşte bu cevabi, baş tacı edip, amcanın kandilini kutluyor ve ayrılıyorum yanından.

Sonra deli gibi, haykırmaya başlıyorum; “kandilin mübarek olsun geçici dünya. Ey dünyanın incisi Türkiye, sana da hayırlı kandiller.’’ diyorum. ‘’merak etme hilal, üzülsen, ağlasan, yara alsan da, asla batmayacak, daha çok kandiller göreceksin.’’ diyorum. Kandilin mübarek olsun Pakistan, Halep, Mısır. Kandilin mübarek olsun, Afganistan, arakan Filistin. Ve kandilin mübarek olsun, canim, cananım, güzel Türkiye’m…

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Ömer Alikılıç - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Sakarya Yenihaber Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sakarya Yenihaber Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sakarya Yenihaber Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sakarya Yenihaber Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Sizce Sakarya'daki en başarılı belediye hangisi?
Tüm anketler