Kocaali bu şehrin en önemli turizm potansiyeli olan merkezlerden biriydi.
Bu yüzden de turizm bölgesi olarak ilan edilmişti.
Ancak geçtiğimiz aylarda ilçe turizm bölgesi olmaktan çıkarıldı.
Bunun anlamı şu:
İlçe sınırları içindeki tüm yapılaşma Kocaali Belediyesi tarafından yönetilecek.
Yani Kocaali’nin bugüne kadar bakir bir şekilde korunan sahili, yerele teslim edilecek.
Yani Karasu’daki çirkin yapılaşma, Kocaali’ye taşınacak…
Karasu’da artık ucuzcu müteahhitlerin o çirkin yapılarını dikebilecekleri alan kalmadı.
Onlara yeni bir alan lazımdı.
Bu karar en çok onların işine yarayacak.
Kocaali Belediyesi de ruhsat harçları nedeniyle ilçe kıyılarını Karasu’da olduğu gibi imara açacak.
Kocaali Belediye Başkanı Ahmet Acar, turizm bölgesi özelliğinin kaldırılmasıyla sahili daha iyi koruyacaklarını söylüyor…
Ama bu çok zor…
Yerelde o müteahhitlerin yapılaşma baskısına karşı koymak, direnmek mümkün değil…
Bakın çok iddialı bir şekilde yazıyorum:
Çok yakın zamanda, Karasu’da gördüğünüz o çirkin binaların benzerlerini Kocaali sahilinde de görmeye başlayacaksınız.
Ben birçok kez Kocaali, Akçakoca ile Karasu arasında köy gibi kaldı diye eleştirdim.
Şimdi ise Kocaali, Karasu olacak diye endişe ediyorum.
Karasu son 10-15 yıldır kontrolsüz ve hormonlu bir şekilde yapılaştı.
İlçede yapılan konutlar, İstanbul’dan turlarla getirilen emeklilere devre mülk satar gibi pazarlandı.
Karasu bir turizm merkezi olma imkanı varken, emeklilerin ucuza yaşamak için geldikleri bir yer oldu.
Peki aynı tehlikeyi neden Kocaali de yaşasın?
Keşke bu yanlıştan dönebilme imkanı olsa…
Biz aşağıya bakarken yukarıda işi bitirmişler
Kırkpınar’da halk teleferik karşıtı eylemlerini sürdürürken başlangıç istasyonun inşa edileceği alana odaklandı.
Bizler de hiç yukarıda hafriyatın başlayabileceğini öngörmedik.
Meğer firma, çoktan yeşili mahvetmiş, kazılarını yapmış, betonlarını dökmüş…
Aşağıdaki tepkileri hiç ciddiye de almamışlar.
Bundan sonra güzergahtaki ağaçların kesimi başlar.
Bahar gelmeden Sapanca’nın dağlarında sağlam bir kıyım yapılmış olur.
Geçenlerde Dereköy tepelerinden karşı tarafı gözlemleme imkanım oldu.
Önceleri Sapanca ormanlarını batısında yoğun bir yapılaşma vardı.
Artık her taraf ışıl ışıldı!..
Sapanca Gölü’nü besleyen ormanların içindeki yapılaşmayı karşıdan çok net görebiliyorsunuz…
İnanın içim acıdı…
Geçenlerde Belediye Başkanı Özcan Özen Sapanca ekonomisi için “Araplar kurtardı” şeklinde bir beyanı olmuştu.
Evet, Araplar belki ilçenin ekonomisini kurtarıyor…
Başkan Özen nalbur dükkanında belki daha fazla inşaat malzemesi satıyor ama orada büyük bir zenginlik yok oluyor.
Sapanca ormanlarını ne yazık ki koruyabilseydik.
Koruyamadık…
Emin olun gelecek nesiller, oradaki beton yapılara baktıkça hepimize lanet okuyacak.
Bisiklet yolu bitsin artık
Adapazarı merkezi ile Yenikent’i bağlayacak bisiklet yolunda çalışmaların önemli bir bölümü tamamlandı.
Çark Deresi kıyısındaki yolun çok az bir bölümünde vatandaşlar arazisini terk etmediği için yol tamamlanmıyor.
Aslında hukuken bir sorun yok.
Karar verip, yolun açılması gerekiyor.
Birkaç kişinin keyfi tutumu nedeniyle yol tamamlanamıyor.
Büyükşehir Belediyesi yönetiminin kararlı tutumuyla yol kısa sürede tamamlanabilir.
Bisiklet severler o yolun tamamlanmasını büyük bir şevkle bekliyorlar.
Günün sözü
Korkaklar, ölmeden önce defalarca kez ölür; cesur insan ölümü bir kere tadar…
William Shakespeare
Kocaali'yi yönetenler turizm bölgesi olmasını isteseydi çıkmaz sokaklara, köylerin mahalle aralarına bulduğu asfaltı sahil kısmına da bulurdu. 2020 yılına geldik hala daha sahil tarafı toz toprak, çamur, çukur içinde. Kimsenin de umurunda değil gibi. Kocaali köy gibi kalmaya devam edecek anlaşılan. Gerçi köyler bizim Kocaali sahili gibi toz toprak içinde değil ama neyse.