Sakarya’da son 1 ayda jandarma bölgesinde iki kişi intihara teşebbüs etti, polis bölgesinde ise 5 kişi intihar ederek yaşamına son verdi. Son dönemlerde artan intihar vakaları ile ilgili değerlendirmede bulunan Anadolu Psikologlar Derneği Başkanı Uzman Klinik Psikolog İlhan Bozkurt, kovid-19 salgınının psikolojiyi etkilediğini söyledi
Ölümle sonuçlanan girişimlerin kayıtlara intihar olarak geçtiğini belirten Bozkurt, “Parasuisid dediğimiz kişinin intihar girişiminde bulunup hayatını kaybetmemesi durumu var. Erkekler yüzde 70-75 oranında kadınlardan daha fazla ölümcül girişimlerde bulunuyor. Tam anlamıyla intihar gerçekleşiyor. Kadınlarda girişim oranı yüksek ama ölümlü gerçekleşme oranı biraz daha düşük” dedi.
KADINLARDA DUYGUSAL SEBEPLER
Kadınların duygusal sebepler, ilişki ve ailevi sorunlar gibi nedenlerde intihar etmek istediklerini söyleyen Bozkurt, “Kadınlarda silahlı intihar girişimini çok duymayız ama erkeklerde asarak ya da silahlı intihar girişimleri daha fazla. Kadınlar daha çok yüksek dozlu ilaçla intihar girişiminde bulunuyor. Belli hastalıklarda intihar riski yükseliyor. Örneğin depresyon… Kişi, yaşamak istemiyor ya da yaşam arzusunu kaybedebiliyor. Buna depresyon deyip geçmemek, kişinin neden depresyona girdiğini, intihara sürükleyecek faktörü araştırmak lazım” diye konuştu.
DUYGU DURUM BOIZUKLUĞU
Bipolar (duygu durum bozukluğu) bozukluğunun, intihar riskinin yüksek olan hastalıklardan biri olduğunu söyleyen Bozkurt, “Bipolar hastalıkta da ani duygu değişimleri oluyor. Dönemsel olarak aşırı tepkisellikler ortaya çıkabiliyor. Hastalığın alevlendiği dönemde aile bunu fark edip tedaviye başvurursa intihar girişimi engellenebiliyor. Alkol, uyuşturucu madde kullanımı, yalnız yaşayanlarda da intihar girişimi sonucunda ölüm oranları daha yüksektir. 18-25 yaş arası gençlerdeki intihar girişimleri daha çok duygusal ve ilişkilerdeki zorluklara bağlıdır. Gençlerdeki girişimlerde ölümle sonuçlanma oranı biraz daha düşük, özellikle genç kızlarda” dedi.
“KRİZ DÖNEMLERİNDE VAKALAR ARTIYOR”
Kriz dönemlerinde intihar vakalarının her zaman arttığını vurgulayan Bozkurt, “Bu kriz ekonomik, savaş ya da başka bir kriz olabilir. Kovid-19 salgını da beklenmedik bir krizdi. Bu da insanlarda travmatik etki yarattı. Bu travmatik durum ekonomiyi etkiledi, sosyal ilişkileri etkiledi, insanların ruh sağlığını da doğal olarak etkiledi. İntihar vakaları, sosyolojik vakalardır. Bir baba, “evime nasıl ekmek götüreceğim, çocuğum benden para isterse ne yapacağım” gibi düşüncelere kapılabiliyor ve böylelikle intihar girişimleri de artabiliyor. İntihar öncesi mutlaka belirti verilir. Kişi içine kapanabilir, ölümden bahsedebilir, vedalaşıyor tarzında konuşmalar yapabilir” şeklinde konuştu.
TOPLUM BİLİNÇLENDİRİLMELİ
‘İntihar vakalarının engellenmesi için ne yapılabilir?’ sorusunu da cevaplandıran Bozkurt, “Koruyucu ruh sağlığı hizmetlerinin mutlaka tabana yayılması lazım. Bir şey olduktan sonra değil, olmadan önce yapılması lazım. Bir de aile eğitimleri çok önemlidir. Ailenin gözlemci olması gerekir. İntiharın konuşmasından çekinilmemesi lazım. Biz de böyle bir sıkıntı var, bunun konuşulması gerekiyor. İstatistiklere göre, dünya genelinde 40 saniye de bir kişi intihar nedeniyle ölüyor. Bu az bir oran değil. Toplum temelli farkındalıkla ilgili bir şeyler de yapılmalı. Toplumun, intiharın ne olduğunu, sebeplerinin neler olduğunu, intiharla ilgili birinde bir belirti gördüğü zaman ne yapması gerektiğini bilmesi gerekir. İntiharla ilgili çeşitli rehberler var. Yani ilk yardım kanallarının biraz daha tanıtılması gerekiyor” dedi.
“SALGIN KAYNAKLI GİRŞİMLER OLABİLİR”
Bozkurt, “Kovid-19 sürecini bir kriz dönemi olarak nitelendirirsek, her kriz dönemindeki intihar vakaları gibi bu süreçte de bir miktar artış olması muhtemel. Ama bunun sonuçlarını belirli bir süreçten sonra görebiliriz. İstatistikler üzerinden gidebiliriz, önceleri kıyaslayarak. Kovid-19 salgınından kaynaklı intihar girişimleri de olabilir. Çin’deki görüntüler travmatik etkisi oluşturdu. Bunu yaşamaktan korkan bazı insanlar kendini evlerine kapattı. Bu korku bazen, ölüm korkusundan daha ağır basabilir. Kütahya’da 45 yaşlarındaki bir kadın, hastalık bulaşacak diye uzun bir süre evden çıkmıyor. Kimseyle iletişim kurmuyor. Sonra, ‘bunaldım’ diyerek, kendini camdan atıyor” şeklinde konuştu.
“UZUN VADELİ SONUÇLAR OLACAK”
Kovid-19’un psikolojiyi etkilediğini de sözlerine ekleyen Bozkurt, “Korku, kaygı, endişe de bir artış oldu artı uzun vadeli birtakım sonuçları da mutlaka olacaktır. Mesela, halk arasında temizlik hastalığı dediğimiz obsesif bozukluğu var. Şu anda herkes bu profilde. Benim endişem çocukların ruh sağlığını etkileyecek. Temizlik hastalığının yayılmaması için tedbirler almalıyız. Çocukların ruh sağlığını korumaktan içinde birtakım önlemlerin alınması gerekir. Çocuklar arasında belki birtakım iletişim sorunları ortaya çıkacak. Okullar açıldıktan sonra, rehberlik servislerine ciddi görevler düşecek” ifadelerini kullandı. Serkan Ok
Sakarya Yenihaber
Güncelleme Tarihi: 27 Haziran 2020, 00:26
Çok doğru tespitler yapılmış. Psikolojik etkileri çok konuşulmayan ve önlemle ilgili girişimler yapılmayan bir covid süreci var. Iletişim kanalları sık kullanılarak bu konulara yönelik halkı bilinçlendirmek lazım. Televizyonda programlar yapılması şart.