Çift yarık deneyi ve psikolojik sorunlarda gözlemci bilinç

Çift Yarık Fiziğe meraklı olanların yakından bildiği bir deneydir.

Ilk kez 1803 yılında Fizikçi Thomas Young tarafından yapılsa da asıl gümbürtüyü 1961 yılında Clauss jönsson tarafından electron deneyinde koparmıştır.

Merak edenler yotube videosunu izleyebilir.

Deney, bir yarık ya da bir deliğe fırlatılan madde, dalga ve elektorunun yarıktan geçtikten sonra karşı taraftaki zeminde nasıl bir şekil yaratacağı üzerinedir.

Madde olarak bilye yarığa fırlatılır, yarıktan geçen bilye karşı zeminde yarığın şekline benzer bir desen ortaya çıkartır.

Ikinci bir yarık açılır, bilyeler bu kez iki yarığa fırlatılır, yarıklardan geçen bilyeler iki yarığa karşılık iki desen oluşturur.

Bu kez yarığa ışın demeti gönderilir.

Tek yarıktan geçen ışın demetleri karşı zeminde yine tek bir desen oluşturur.

Ancak, iki yarıktan geçirilen ışınlar, karşı zeminde bir girişim deseni oluştururlar. Sekiz ve daha fazla sayıda desen…

Madde ve dalga farklı özellik göstermektedir.

Hayret verici nokta yarığa electron gönderildiğinde ortaya çıkar.

Elektron, maddenin en küçük birimi sayılan atomu oluşturan parçacıklardan biridir.

Electron maddenin en küçük parçası olduğuna göre bilye gibi davranması beklenir.

Tek yarıktan geçirildiğinde öyle olur, karşı zeminde tek desen oluşturur.

Ancak iki yarıktan geçirildiğinde böyle olmaz, karşı zeminde iki değil sekizli bir girişim deseni yaratır.

Yani electron iki yarıktan geçirildiğinde bir madde gibi değil bir dalga gibi davranmıştır.

Elektronların birbirlerine çarptığı için çift yarıkta böyle bir desen ortaya çıkardığı düşünülür ve tek tek fırlatılır, ancak sonuç değişmez, yine dalga gibi girişim deseni ortaya çıkar.

Burada ne oluyor” denip,

yarıkların hemen öncesine elektronların hangi yarıktan nasıl geçtiğini gözleyen bir gözlemci cihaz yerleştirilir.

Daha hayret verici ikinci nokta burada ortaya çıkar.

“Gözlemci cihaz” yerleştirildiğinde, elektronlar bu kez dalga gibi sekizli girişim deseni değil bilye gibi ikili desen oluşturur.

Elektronlar gözlendiğini anlamış gibi hareket etmektedir!

Gözlenmediğinde dalga, gözlendiğinde madde gibi hareket etmektedir.

Bu hayret verici durum fizikçileri, maddenin bilincin bakması/yönelmesiyle ortaya çıktığı fikrine götürür.

Maddenin varlığı bilincin bakmasıyla mümkün.

Bilinç bakmazken dalga, baktığında madde ortaya çıkıyor dediler.

Mesele halen gizemini koruyor…

Çift yarık, yaşadığımız evreni algılamada gerçekten sarsıcı bir deneydir.

Bize, “gözlem yapan bilincin” belirleyiciliğini göstermektedir.

Ben,

buradaki “gözlemci bilincin” psikolojik ya da kişilerarası ilişkilerdeki sorunların çözümünde destek alınan “terapistin seanstaki rolü”nebenzetirim.

Terapist kişinin kendine bakışının körleştiği durumda ya da bir ilişkideki sorunların yarattığı anaforik durumda

burada ne oluyor” sorusunu soran kişidir.

Bu soru ve yaklaşımla soruna bakış derinleşir, çözüm yolunda mesafe alınır.

Söz konusu deneyde olduğu gibi durumu değiştiren, “bilincin gözlemci hali”dir.

Yani “burada ne oluyor” sorusunu sorma halidir.

Oysa terapistlerin büyük kısmının terapideki yansıması bu değildir.

Onlar da tıpkı kendilerine başvuran danışanlar gibi sorunu anlamaya değil çözmeye odaklanırlar.

Danışanın anaforik dalgasına kapılıp, girdabında kaybolurlar.

Çözülmüş gibi zannedilen sorunlar ise aslında çoğu zaman ertelenmiştir.

Kişilerin kendi sorunlarının içinde kaybolmalarına neden olan da bu tutumdur.

Sorunu ve çözümü bildiklerini düşünürler.

Oysa ne danışan kendi hayatıyla ilgili ne de terapist dinlediği öyküyle ilgili “burada ne oluyor” sorusunu gerçek anlamda sormaz.

Soruyormuş gibi görünse de sorulmadığının göstergesi şudur;

Çözüm için tavsiye edilen davranışı danışanın da düşünmesine rağmen neden uygulayamadığı terapinin merkezinde değildir.

Terapide

Burada ne oluyor” sorusu, “danışan sorunu neden çözemiyor, çözümü engelleyen şey ne” sorusunu sormakla mümkün olur.

Ancak o zaman gözlemci bilincin rolü üstlenilmiş olur.

Aksi durum, terapistin danışan gibi savrulmasıdır…

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Mustafa Topkara - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Sakarya Yenihaber Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sakarya Yenihaber Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sakarya Yenihaber Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sakarya Yenihaber Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.

03

Esin - Evrenin henuz goremedigimiz kısmı, yok. Evren, biz onu gördükçe oluşuyor. Buradan cikacak sonuc bi. Bebek psikolojisinin nesnel anlatimi; bebegin, gözlerini kapattiginda herşeyin yok oldugunu zannedip korkmasi gibi.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 22 Kasım 16:24
02

Bett - Şuanda yaşadığımız dünya aslında yok sadece biz bilincimizle varediyoruz. Herşey bir illüzyon.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 04 Aralık 11:46
01

La edri - Siz çift yarık mucizesini terapistin seanstaki durumuna benzeterek yorumluyorsunuz

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 06 Ocak 08:50


Anket Sizce Sakarya'daki en başarılı belediye hangisi?
Tüm anketler