Çılgın Türkler mi? Yoksa yılgın Türkler mi?

2023 yılı Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılıdır. Türk Milletinin devlet oluşunun tarihidir.

T.C. Devleti ile kan davalı olanlar, uzun yıllardır Cumhuriyete ve kurucusuna çirkin iftiralarla saldırıyor. Bu saldırıları yapanlar korunup kollanıyor, hatta ödüllendiriliyor.

Devleti Devlet yapan prensipler yerinden söküldü. Bütün kurumlar çökertildi. Ordusu parçalara ayrıldı. Devletlerin büyümesine ve ayakta durmasının nedeni olan üretim ekonomisi yok edildi. Hırsızlıktan talana geçildi. Yargı güçlünün ve sana bana göre oldu. Kadına şiddet ve cinayet, çocuk tecavüzleri sıradan olaylar haline geldi. Yeni çıkarılan yasal uygulamalar; katilleri, tecavüzcüleri cesaretlendirdi.

Ülkeye beş milyondan fazla Suriye vatandaşı getirilerek, ülke toplama kampına döndü. Çocukluk sürecinden çıkıp gençlik sürecini tam olarak tamamlayamamış genç Cumhuriyetin içine beş milyonluk bir hançer sokuldu. Bayramımız bayramı olmayan, sevincimiz sevinci olmayan, hedefimiz hedefi olmayan, kuruluşumuza-kurtuluşumuza yabancı, kahramanlarımıza yabancı, tarihimize yabancı, milli değerlerimize yabancı beş altı milyon insan.

Eğitim sistemi yapboz tahtası gibi, köy okulları kapatılarak taşımalı sisteme geçip köylüleri, parti mensubu imamlara oy uğruna teslim edildi. Sağlık politikalarında İnsan sağlığı ticari bir meta haline geldi.

Topraklarımız, kıyılarımız yağmalandı. Tarım ve hayvancılık çökertildi. Tarım ülkesi olan Türkiye’de bir milyon çiftçi üretimi terk etti.

İnsanlarımız açlıktan yoksulluktan intihar ederken, utanmadan, sıkılmadan israf saltanatı sürmeye devam ediyorlar.

Türklüğümüze, dilimize düşman bir kitle yarattılar. Türk Milletinin anasına sövdürdüler. Ödül olarak da sövenin milyonlarca vergi borcunu sildiler.

Anaokullarına Arapça koydular. 9 Yaşında kız çocuğu evlenebilir dediler. Sübyancı sapıkları, tecavüz ettikleri çocuklarımızla evlendirmek için kapkara bir yasa teklifini kabul ettiler. Aslında;

İnsan olmaktan istifa ettiler.

Ülkede ahlak çöktü. İnsanlarımızın umutları çalındı. Çocuklarımız hayal kuramaz hale geldi.

Siz bu yapılanları cehaletten mi yapıldı sanıyorsunuz?

Ne yapıldıysa bilerek, isteyerek, bir proje gereği yapıldı, yapılıyor. 100 yıllık kinin intikamıdır bu proje. O nedenle dış düşman ile ortak bir paydada buluştular. Onlar birbirini tanıyor. Birbirini kolluyor. Ne yazık ki sadece Türkler bir araya gelemiyor. Cumhuriyetçiler, Milliyetçiler, Atatürkçüler kendi içlerinde birbirlerini eleştirmekten, birbirlerine düşmanca tavır almaktan, başlarını kaldırıp Devletin ne hale düşürüldüğünü görmemeye çalışıyorlar.

Bu günlere nasıl gelindi? Hatırlayalım mı?

‘’ Bir Belediye Başkanı "1923’de DARBE YAPARAK CUMHURİYETİ KURDULAR" dedi.

‘’Terörist başı Öcalan’ın kardeşi Osman Öcalan, ‘Kemalist sistem yıkılmalı, İslami sistem olmalı. Parlamenter sistem yıkılmalı, başkanlık sistemi olmalı’ demişti.

‘’Dışişleri Bakanlığı, yıllık olarak çıkardığı ajandasına Erivan’da bulunan sözde soykırım anıtının fotoğrafını koydu. Tepki alınca her zamanki gibi sehven konmuş(!)dediler. Bazı Milletvekilleri “soykırımla yüzleşelim” pankartının arkasında yürüdü.

Onsekiz yıldır nerede ise Afrika kabileleri bile soykırım iddiasını kabul etti.

‘’Bu ordunun yapısını radikal bir şekilde değiştirmeden bu generallerin hastalıklarını iyileştiremeyiz… Zorunlu askerliği mümkün olduğu kadar çabuk kaldırıp, ordunun örgütlenme şemasını tümden değiştirmeliyiz…” (20 Ocak 2010, Taraf)(FETÖ-CİA’nın operasyon amaçlı kurulmuş gazetesi)

Talep yerine getirildi.

Subaylar FETÖ-CİA operasyonlarıyla derdest edildi. PKK tanık, asker sanık yapılarak Türk Ordusunun Genel Kurmay Başkanı teröristlikten mahkum oldu. İki göz iki çeşme ağlayarak, suikast iddaası ile Ordu’nun yatak odasına girildi. Savaş sırları çalındı. Bilgiler yabancı devletlerin gizli servislerine servis edildi.

‘’ABD televizyonuna konuşan Orhan Pamuk; ‘AK Parti Ordunun gücünü azalttı, bundan mutluyum’’dedi.

‘’ Ömer Çelik, 2013 yılında Moskova'da iken bir çağrı yapmış ve "Geçmişte yapılan bazı yanlışlıklar yüzünden ülkemizi terk etmiş Hıristiyan ve Yahudiler var. Hepsine 'Ülkenize geri dönebilirsiniz' diyoruz." dedi

‘’ Adıyaman'ın Gölbaşı ilçesinde Çok Programlı Anadolu Lisesi Müdürü, Kız öğrencilerin erkek öğrencilerle konuşmasını yasakladı ve beden eğitimi dersi kız öğrencilere tamamen yasaklandı. ( 23.10.2019)

‘’On yılda AKP ve CHP ile sessiz devrim yaptık.(Beşir Atalay)

‘’T.C. Devletiyle hesaplaştık.(Beşir Atalay)

‘’Resmi tabelalardan T.C. kaldırıldı. Okullarda Andımız yasaklandı. Kurtuluş Savaşımız öpülmüş siyasiler ve akademisyenler kullanılarak yalanlandı. Türk-Yunan savaşı olmadı, şehitlikler sahte bile dediler.

Yok edilmek, yönetilmek istenen bir ülkede;

1.Din, mezhep, tarikat, cemaat, etnik farklılıklar gibi ayrışmalar kinle desteklenir. Toplum ayrıştırılır, gruplar birbirine düşman edilir.

2. Yerli üretim zorlaştırılır, engellenir. Teknoloji ve üretimde dışa bağımlılık sağlanır.

3. Bilim kuruluşlarının yeniliklere kapalı, gelişmeye uzak, bilinenlerin tekrarlandığı bir yer olması sağlanır. Aydınlar aptallaştırılır. Bilim kuruluşlarının yönetimine bu tanıma uyan kimseler (aptallar) getirilir.

4. Savunma sanayi (Askeri tesis, silah, gereçler) dışa bağımlı kılınır. Savunma, haberleşme, ulaştırma sanayi ile paranın (bankaların) milli olmaması sağlanır. Ordu – millet kavgası körüklenir.

5. Yargının; rüşvet, iltimas ve siyasetle işleyemez, adalet dağıtamaz hale gelmesi sağlanır.

6. Ülkenin önde gelen, uluslararası tanınmış, saygın siyaset, bilim, sanat adamları ve komutanları lekelenir, itibarları kaybettirilir.

7. Askeri güçlerin emir komuta zinciri kırılarak etkisizleştirilir. Askeri birimler asıl görevini yapamaz hale getirilir.

8. İktidardakiler; “Siyasi Bağımsızlığı” her şeyin üzerinde tutamaz hale getirilir.

9. Halkın ülkesine, ordusuna, adaletine güveni sarsılarak özgüvenleri ve azmi yok edilir.

Bu maddelerin hepsi Ülkemizde gerçekleştimi, gerçekleşmedimi ?

Ve Türk Milleti kendine çizilen bu kadere razı olaçakmı olmayaçakmı?.

Çılgın Türkler mi yoksa yılgın Türkler mi olalalım ?