Kurtuluş Savaşı tüm şiddetiyle devam ediyordu. I. Ve II. İnönü Zaferi kazanılmıştı, fakat düşman kesin bir mağlubiyete henüz uğratılamamıştı. Buna rağmen ilerlemesini sürdüren Yunan kuvvetleri Ankara yakınlarında Polatlı’ya kadar geldiler. Top sesleri TBMM’den duyulmaya başladı. 10-24 Temmuz 1921 tarihleri arasında Eskişehir-Kütahya savaşları sonunda alınan yenilgi sonucunda daha Meclis’te karamsarlıklar başlamıştı.
Bunun üzerine Meclis’te Başkomutanlık tartışmaları başladı. Meclis’te yapılan gizli oturumda 5 Ağustos 1921’de Mustafa Kemal’e Başkomutanlık verildi. Artık Mustafa Kemal Meclis’in Yasama-Yürütme ve Yargı yetkilerine sahipti. Mustafa Kemal hiç vakit kaybetmeden hazırlıklara başladı.23 Ağustos 1921 günü Yunan kuvvetlerine karşı taarruz başlatıldı. 22 gün 22 gece süren savaş 13 Eylül 1921 günü zaferle sonuçlandı.
Yüzbaşı Şerafettin bu savaşta bölük komutanı olarak kahramanca savaştı. Savaş sonucu Türk Ordusu’nun zayiatı; 5713 Şehit, 18480 yaralı, 828 esir ve 14268 kayıp olmak üzere toplam 39289 dur. Yunan ordusu ise; 3758 ölü, 18955 yaralı, 354 kayıp olmak üzere toplam 23007’dir.
Yunan ordusunun Anadolu içlerine ilerlemesi bu zafer ile durdurulmuştur. Sakarya Savaşı’nda kazanılan bu zafer, yurt içinde ve dışında Türk Milleti’nde moral kaynağı olmuş, büyük bir sevinç ve coşkuya dönüşmüştür. Kurtuluş Savaşı’nın da başarıya dönüşeceği umutları artmıştır.
Zafer sonrası Mustafa Kemal Paşa’ya ve Türk ordusuna övgüler yağıyor, ülkenin her tarafında büyük şenlikler yapılıyordu. Bu bayram coşkusu Anadolu ile sınırlı kalmadı. Türk ve İslam Dünyası da bu zaferi büyük bir coşkuyla karşıladı. Bir yandan Meclis’e kutlama telgrafları geliyor. Bu telgraf ve mektuplarda Milli Mücadele’ye maddi olarak katkıda bulunmak isteyenler birçok varlığını bağışladıklarını bildiriyorlardı.
Zafer sonrası Hindistan’dan, Pakistan’dan, İran’dan, Afganistan’dan ve Türk topluluklarından kutlama yazıları alınıyordu. Aynı sevinç ve coşku kardeş Buhara Cumhuriyeti tarafından da gösterilmiştir. Buhara Cumhuriyeti Rusya’da ki Bolşevik Devrimi kargaşasından istifade ederek 6 Ekim 1920’ de Buhara Türkleri tarafından kurulmuş yeni ve genç bir devletti. İlk devlet başkanı Osman (hoca) Kocaoğlu, başbakan Feyzullah Hocayev ve milli eğitim bakanı Abdurrauf Fıtrat’tır.
Sakarya Savaşı’nda elde edilen zaferden sonra Buhara Cumhuriyeti zaferin onurunu paylaşmak ve siyasi ilişkiler kurmak için bir heyet oluşturmuş ve Türkiye’ye göndermiştir.
1921 yılının Aralık ayında kış mevsiminin zorluklarına rağmen yola çıkan heyet, yanlarına aldıkları yükleriyle zorluklar altında Batum’a ulaşmış, buradan bir gemiye binerek deniz yoluyla İnebolu’ya ulaşmışlardır. Heyet iki kişiden oluşmaktaydı. Biri Elçi Recep Bey diğeri de Maslahatgüzar Naziri Bey. Gelirken eli boş gelmemişlerdi. Bir Kur’an-ı Kerim, kalpak yapımında kullanılan astragan deriler ve üç tane de altın kılıç vardı valizlerinde. Elçiler Kur’an-ı Kerim’in Timur’a ait olduğunu belirtiyorlardı. Kılıçlar ise altından yapılmış ve çok değerli taşlarla süslenmişlerdi.
İnebolu’dan Ankara’ya doğru yola çıktılar. Onlara Mustafa Necati Bey ve arkadaşları eşlik etti. Ankara’ ya ulaştıklarında Mustafa Kemal’e haber verildi. 7 Ocak 1922 günü bavullarında getirdikleri hırkalarını ve takkelerini giyerek Çankaya Köşkü’ne vardılar. Gazi Mustafa Kemal Paşa, heyeti büyük bir nezaket ve konukseverlikle karşıladı. Buhara heyeti kendi halkı adına Sakarya Savaşı’nda ve dolayısıyla Kurtuluş Savaşı’nda kazanılan zaferi kutladı. Bu arada heyet Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya beraberinde getirdikleri Timur’dan kalma Kur’an-ı Kerim’i, kalpaklık astragan derileri ve üç altın kılıcı takdim etti. Bu kılıçlardan biri Gazi Mustafa Kemal’ e, biri I. Ve II. İnönü Zaferlerini kazanan İsmet Paşa’ya hediye edildi. Üçüncü kılıç ise İzmir Fatihi’ne verilmek üzere Mustafa Kemal’ e takdim edildi.
Gazi Mustafa Kemal Paşa getirilen Kur’an-ı Kerim ve üç kılıcı kabul ettikten sonra bir konuşma yaptı.
“Bağımsız Buhara Cumhuriyeti temsilcilerine teşekkür ederim. Bu emanetleri elinizden alırken kalbim heyecanla doldu. Halkımız bundan çok mütehassis ve meşrur olacaktır. Dindaş ve karındaş Buhara Halkının arzusunu yerine getirerek bu üçüncü kılıcı İzmir Fatihi’ne teslim edeceğim. Allah’ın izniyle inşallah ordumuz bu kılıç da pek yakında kazanmış olacaktır.”
Gazi Mustafa Kemal Paşa, Buhara Cumhuriyeti’nin yaptığı bu anlamlı jesti TBMM’de yaptığı konuşma ile Türk Milleti’ne duyurdu. Bu anlamlı hediyeler Türk Milleti’nin maneviyatında derin etkiler yarattı. Türk ordusunu ve milletvekillerini motive etti. Bu vesile ile üçüncü kılıç İzmir’in kurtuluşu ile özdeşleşmiş gibiydi.
Bütün bunların yanı sıra Türk Ordusu Mustafa Kemal’in başkomutanlığında düşmanı kesin yenilgiye uğratmak ve Anadolu’dan tamamen söküp atmak için hazırlıklarını tüm hızıyla sürdürdü.
Artık o gün gelmişti. Bütün hazırlıklar tamamdı. Büyük bir gizlilik içinde yapılan hazırlıklardan sonra Mustafa Kemal Paşa o gece kurmaylarıyla son toplantısını yaptı ve planlar son şeklini aldı. 26 Ağustos 1922 sabahı 05:30’da Büyük Taarruz başladı. Düşmana baskın saldırı yapılmıştı. Yunan Kuvvetleri neye uğradığını şaşırdı. Bozguna uğradı. Ölenler, yaralananlar, esir alınanlar, kaçanlar, can pazarı yaşanıyordu.
4 gün sonra 30 Ağustosta Yunan Ordusu darmaduman olmuştu. Sağ kalmayı başaranlar geriye, İzmir’e doğru kaçmaya başladı. Yüzbaşı Şerafettin de atının sırtında Yunan’ı kovalayarak savaşa savaşa İzmir’e girdi.
9 Eylül sabahıydı. Çarpışmalar sırasında Yüzbaşı Şerafettin düşman kurşunuyla vücudundan yaralanmıştı. İzmir’e, komutanı olduğu süvari bölüğü ile ilk O girdi. İzmir’in halini görmeliydiniz. Ölenler, kayıklara atlayanlar, denize düşenler.. Yüzbaşı Şerafettin birliği ile hızla Hükümet Konağına doğru ilerledi. Merdivenleri koşarak çıktı. Yunan bayrağını hızla indirdi. Üniformasının içinde sakladığı Türk bayrağını çıkardı. Bayrak kurşun yarasından sızan kanıyla kanlanmıştı. O bayrağı İzmir Hükümet Konağındaki göndere çekti.
Üçüncü kılıç 15 Eylülde düzenlenen bir törenle Yüzbaşı Şerafettin’e verildi. Mustafa Kemal, Yüzbaşı Şerafettin’e soyadı kanunu çıkınca İzmir soyadını verdi. Büyük kahraman, seni minnet ve saygıyla anıyoruz. Ruhun şad olsun.
Yorum yazarak Sakarya Yenihaber Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sakarya Yenihaber Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sakarya Yenihaber Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sakarya Yenihaber Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Sakarya Yenihaber Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sakarya Yenihaber Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sakarya Yenihaber Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sakarya Yenihaber Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.