Sevdiğim dualar

Dua; kulun (aciz olan varlığın ki o yaratılmıştır) Allah’a ( hiçbir acizliği olmayan ki o mutlak yaratıcıdır) yönelişi, yardım talebi, övgüsü ve çağrısıdır. Bu yöneliş bazen Allah’ı över, bazen şükreder ve bazen yardım ister. Dua ayrıca geçmiş yaşanmışlıklar için tövbe veya şükür, elan yaşanacaklar için yardım talebi, gelecek adına umuttur. Her dua Allah’a ulaşır ki buna icap denir, şayet talep uygun görülürse gereken verilir ki buna da kabul denir. Kabulün üç şekilde olduğu söylenir. İlki aynen kabul edilmesidir. Bu durumda istenen verilir. İkincisi istenilen şeyin farklı bir tezahürü gerçekleşir çünkü yaratıcı bunun dua eden için daha iyi olduğuna hükmeder. Son olarak karşılık ölüm sonrasına bir ödül olarak kaydedilir.

Dua Müslüman’ın hayatında önemli bir yere sahiptir. Onun hayatının bir parçasıdır. Birçok ibadet aslında bir duadır, namaz gibi. Buruda şunu hatırlatmakta fayda var fiili dua esastır ve yapabileceğimiz bir şeyler varken yapmamak duayı güdük bir hale getirir. Mesela; kişinin el ile yapılabilecek bir iş konusunda (şayet eli yoksa) talebi ne olurdu? Elbette o işi yapabilmek için el isterdi, değil mi? O halde kişinin eli varken eli ile yapılacak bir iş konusunda hiçbir hareket yapmadan dua etmesi uygun bir yöntem değildir. Bir öğrencinin fiili duası önce derse katılmak, dersi anlamaya çalışmak, soru sormak, araştırmak ve gerektiğince tekrar etmektir. Sonrasında sınava girerken son duasını eder ve makbul olan da budur. Yani bir öğrenci çok çalışacak, diğeri yan gelip yatacak sonrasında da çalışmayan dua edip diğerini geçecek öyle mi? Sizce bu Allah’ın adaleti ile bağdaşır mı?

Duada önemli bir husus da neyi, nasıl isteyeceğini bilmektir. Yine öğrenci üzerinden gidersek, ne olursa olsun ben kazanayım, şeklindeki bir dua hedefe ulaşmaz. Şayet ulaşsa bile sonra olacaklar sizi bin pişman edebilir. İstemekte rahat olabileceğimiz ilk üç şey şöyledir: İlki huzur istemek yani birlikte olduklarınla iyi geçinebilmeyi istemektir. Yanlış anlaşılmasın huzur derken kastım refah içinde bir yaşam veya yan gelip yatmak değildir. İkincisi geçimlik asgari bir gelir istemektir. Elbette bunun için de gereğini yapmak elzemdir, seçimlerine dikkat etmek gibi mesela. Son olarak sağlık ve şifa isteğidir. Böylece diğer isteklerin de bir anlamı olacaktır.

İkinci üçlüye gelirsek; ilki geniş bir evdir. Böylece evin bireylerin hem ortak hem de kendi mahremiyet alanları olsun. Belki şöyle bir soru sorabiliriz: Aynı evde yaşayanların arasında mahremiyet olur mu? Evet, olur çünkü her bireyin sadece kendine ait saklanılacak şeyleri vardır. Bu konuda arasında mahremiyetin en düşük olduğu ikili karı-kocadır ve onlar arasında bile az da olsa mahremiyet vardır. Elbette ebeveynler ve çocuklar arasında da mahremiyet yok denecek kadar azdır ama başlangıçta bu böyledir. Daha sonra çocuk büyüdükçe mahremiyet çizgisi de büyür ta ki belli bir yere kadar. İkinci istek ise hayırlı bir eştir ki zamanınızın çoğunu birlikte geçirdiğiniz kişi odur. Bu nedenle bu konuda denklik tercih edilmelidir. Aksi halde eş hayırlı olsa da bu iş hayırlı olmaz maalesef. Üçüncüsü ise güzel bir binektir. Acil işlerde bize çok yardımcı olur ve bazen de kafamızı dinlemek için şehirden uzaklaşmak konusunda mesela.

Saydığımız bu altı şey sonrasında yedinci madde nedir, derseniz şöyle derim: Dikkat bela! Ne belası? Çünkü artık iş lükse girmiştir ve ne istediğinize dikkat edin demektir çünkü belanın bir anlamı da sınavdır. Şayet hoyratça istemeye devam ederseniz sınav konusunda yardımcı bulamazsınız. Bundan sonra ancak “Allah’ım senden sadece benim için hayırlı olanı talep ediyorum” diyebilirsiniz. Böylece bela ile baş başa kalmazsınız. Tekrar söylüyorum: Aman dikkat!

Dua konusunda şaheser olan Fatiha suresidir. Onun Müslümanlar için müstesna bir yeri vardır. Ne de olsa günde defalarca karşımıza çıkar ancak bu konuda Müslümanların bir problemi vardır, manasını pek bilmezler. Zaten bilselerdi ve buna uygun davranabilselerdi bu durumda olmazdı İslam âlemi herhalde. Diğer bir dua yine namazda okunan Rabbena dualarıdır ki çok müstesna dualardır ve anlayarak söylemekte fayda var.

Saydıklarım dışında benim en beğendiğim dualardan biri şöyledir: Allah hakkı hak bilip ona tabi olmayı, batılı batıl bilip ondan uzaklaşmayı nasip etsin. Bir başkası ise şöyledir: Allah bilmediklerimi öğrenmeyi ve bildiklerimle amel etmeyi nasip etsin.

Bu arada şunu belirtmekte fayda var, gündem olduğu için Filistin meselesi üzerinden söyleyeceğim ama ne Doğu Türkistan’ı, ne dünyanın muhtelif yerlerindeki Müslüman katliamlarını unutmadım. Şayet unutanlar varsa kendilerini hesaba çeksinler ya da sırtlarına postlarını bağlasınlar çünkü hesapları çok çetin olacak. Filistin’de bir şeyler olunca (her zaman oluyor) yani işin şiddeti biraz artınca İslam dünyasında feveranlar artıyor. Dualarsa salvolar halinde geliyor camide, TV’de. Ancak fiili dua edilmediğinden bence bunların bir hükmü yoktur. Özellikle ebabil kuşları çağrılıyor göreve. Merhum bir siyasetçinin bu konudaki tespiti ile bitirelim yazımızı: Şayet bir buçuk milyar İslam âlemi varken ebabil kuşları gelirse önce Müslümanları taşlar.

Allah bizlere dua konusunu kavramayı nasip etsin yoksa halimiz harap…

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Mehmet Tarakçı - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Sakarya Yenihaber Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sakarya Yenihaber Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sakarya Yenihaber Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sakarya Yenihaber Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Sizce Sakarya'daki en başarılı belediye hangisi?
Tüm anketler