KALEMİN NAMUSU

 

   Cumhuriyetimizin 100. yıldönümüne günler kala bu büyük coşkuyu yaşamaya hazırlanırken beklenmedik olaylar bölgemizde kendini gösterdi. Filistin’in HAMAS örgütü İsrail’e bir saldırı gerçekleştirdi. Tabi ki İsrail de karşılık veriyor. Dünyada bazı devletlerin terör örgütü olarak nitelendirdiği, Türkiye’nin destek çıktığı Hamas ile İsrail arasındaki bu savaş, ABD donanmasının önemli gemilerini Akdeniz’e bizim dibimize yığmasıyla, ardından İngiltere Kraliyet Donanmasının, Kanada ve Fransa’nın da savaş gemilerini Akdeniz’e yola çıkarmasıyla sınırlarımızın dibinde dünyanın en büyük deniz savaş makineleri, hiç biri de dost değil. Bu durum en çok Türkiye’yi tedirgin ederken, hükümetimiz bölgede tatbikat yapacağını belirterek navtex ilan etti. Akdeniz tüfeğin ilk icat edildiği zamanlardaki gibi, barutun dumanından göz gözü görmüyor. Toz duman içinde, kim kimi öldürdüğü belli değil.

    Yakın tarihimizde yaşanmış birden fazla acı tecrübemiz varken umarım bu sefer benzer hatalar yapılmaz. Daha dün gibi, 2 Ekim 1992’de bir ortak tatbikatta, USS Sarotoga uçak gemisinden atılan iki adet Sea Sparrow füzesi ile TCG Muavenet (DM-357) gemimiz vurulmuş ve hurdaya ayrılmıştı. Şehitlerimizin acısı hala yüreğimizi dağlıyor.

   Biraz daha gerilere gidecek olursak, 7 Ekim 1571’de İspanya, Venedik, Papalık müttefik donanmalarının İnebahtı Limanında yaptıkları baskında Uluç Ali Paşa’nın filosu dışında donanmamız imha edilmiş, yüzlerce şehit vermiştik.

   1770 yılında Rusların Baltık Denizinde hazırladıkları deniz filolarına İngilizlerin de katılmasıyla Çeşme limanında büyük baskın yedik. Donanmamız imha edildiği gibi, yine yüzlerce vatan evladı şehit oldu.

     Bu da ders olmamış olacak ki, 20 Ekim 1827 de Rusya, İngiltere ve Fransa’nın ortak donanmaları, Navarin baskınıyla bir kez daha donanmamamızı imha ettiler, yine yüzlerce şehit verdik.

    Devlet yönetimine talip olmuş, devleti yöneten adamların bu kadar acı tecrübeden sonra ders çıkarmış olmaları gerekir diye düşünür insan ister istemez. Fakat maalesef ders çıkarılmamış ki daha sonra bir baskın daha yedik. Onu anlatmadan bir fıkra paylaşmak istiyorum, tam da durumumuzu anlatıyor.” Temel ile dursun sinemaya gitmişler. Film başlamış, filmin ortalarında bir sahne, bir motosikletli çok hızlı bir şekilde keskin bir viraja yaklaşıyor. Dursun Temel’e sormuş: bu motosikletli bu virajdan bu hızla yıkılmadan gidebilir mi? Temel: hiç düşünmeden yıkılmadan gider demiş. Dursun ise yıkılır demiş. Yemeğine iddiaya girmişler. Tabi ki motosikletli virajı alamayıp devrilmiş. Sinemadan çıkınca yemeğe gitmişler, Temel yemekten sonra hesabı ödemek için kasaya doğru gidince Dursun bırak sen, hesabı ben ödeyeceğim demiş. Temel iddiayı ben kaybettim neden sen ödüyorsun deyince, Dursun, ben bu filmi daha önce izlemiştim, motosikletlinin devrileceğini biliyordum demiş. Temel ben de bu filmi daha önce izlemiştim deyince, Dursun: o zaman neden devrilmez dedin dediğinde, Temel: belki akıllanmıştır sandım, bu yüzden öyle dedim demiş.”

    Son baskın Sinop Baskını da tam da buna benzer. 30 Kasım 1853’te Sinop Limanına demirlemiş olan 12 gemilik bir deniz filomuzu, Rusların 13 gemilik daha güçlü bir donanmayla baskına uğratıp kesin zafer kazandığı ve yine yüzlerce şehit verdiğimiz baskınlar umarım bu dönemin devlet adamları ve amirallerin hafızalarındadır.

  Tarihi olaylar aynen tekerrür etmese bile tarihte şartları ve sonuçları birbirini andıran olaylar az değildir. Deniz gücünü kaybeden ordu savaş kabiliyetini büyük ölçüde yitirir.  Ardından büyük yenilgiler gelir.

   Ege’de 19 adacığı Yunanlılar işgal edince, Süleyman Şah Türbesi taşınmak zorunda kalındığında navtex ilan etmeyenler, Filistin için navtex ilan ederken, savaş çığırtkanlığı yapanlarla birlikte bunları düşünmek durumundadır. Türk Milleti’nin zorluklar içinde oluşturabildiği Türk ordusu Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk Milleti’nin milli davalarında ancak gereğini yapar.

   Hristiyan batı dünyasının temsilcileri İngilizlerle müttefik olup Türk ordusunu vura vura, döve döve o topraklardan çıkaran Arap coğrafyasını ve Arap Milleti’ni yine İngiliz’e ABD ye ve de onların müttefiki İsrail’e karşı korumak Türk Ordusunun görevi değildir. Yoksa Fahrettin Paşa’lar, Cemal Paşa’lar, Halil Kut Paşa’lar, Mustafa kemal Paşa’lar, İsmet Paşa’lar ve diğerleri öbür dünyada yakamıza yapışırlar.

    Kalemin namusu gereği, uğruna mücadele ettiğimiz insanlar tarafından taşlanmak pahasına daima doğruları yazdık, anlattık, anlatmaya çalıştık. Anlatmayı beceremediklerimize hayat mutlaka anlatacaktır.

    Tanrı Türkü korusun ve yüceltsin. Ne mutlu Türk’üm diyene.

 

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Ali Çetinkaya - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Sakarya Yenihaber Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sakarya Yenihaber Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sakarya Yenihaber Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sakarya Yenihaber Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.

01

Sabahattin Tetik - Filistinlilere üzülmek için kemalist,laik,yahudi,hristiyan vb. olmaya gerek yok.İNSAN olmak yeterlidir.insan olmayan birine ne anlatacan.tarih desen haberi yok.uceymi sadun paşayı bilmez,zenci musayı bilmez,hasan el bennayı bilmez,kurtuluş savaşına afganistan,hindistan,pakistan müslümanlarının gönderdikleri yardımları bilmez.atatürkün filistin davası hakkındaki görüşlerini bilmez,atatürkün asıl mücadelesinin emperyalizme karşı olduğunu bilmez.cahile ne anlatacan.amerikada,ingilterede hatta israilde bile insan olanlar filistinlilere destek gösterisi yaparken ama onların dedeleri bizi arkadan vurdu bize ne diyen insan değildir,aşağılık bir mahluktur.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 03 Kasım 13:59


Anket Sizce Sakarya'daki en başarılı belediye hangisi?
Tüm anketler