İnsan ne yaşarsa yaşasın, yürekteki duygular ne şekil alırsa alsın ve hayat, ne yöne doğru giderse gitsin, güneş her sabah doğmaktan, dünya dönmekten, bir saniye bile vazgeçmiyor işte. Her insan, dünyanın sadece küçük bir parçasi aslinda. Sürekli dönen dünya için, ne kendini çok büyük sanan insan, çok önemli, ne de gözümüze çok büyük gelen dertler…
Ne olursa olsun, her şey olduğu gibi, her şey olması gerektiği gibi, tam gaz devam ediyor işte. Gün, geceye kavuşmayi hiçbir ihmal etmediği gibi, gece de, yeni bir sabaha kavuşmayi ihmal etmiyor. İnsan çok mutlu olsa da, güneş batacağı zaman, bir saniye şaşmadan batıyor yine. Ve yine, aynı şekilde insan acıdan ölse de, gece biteceği yerde, bir nokta ile buluşuyor. İnsan, hiçbir şekilde düzenin umrunda değil aslında. Çünkü, insana ne olursa olsun, hayat kendi halinde akmaya devam ediyor.
Evet, her şey bu kadar net, bu kadar basit aslinda. Dilimizden bir türlü düşüremediğimiz o yarın, sadece ama sadece bir ihtimal çünkü. Kabul ediyorum, ihtimal de olsa, bir yarın var ve nefes bizi terk etmediği sürece de, her zaman bir yarın, olacak hayatımizda. Ancak meçhul yarın, bugüne minicik leke dahi vermemeli. Her saniye hüzünlü yarınlar inşa etse de, yaşanan anın içinde, huzur varsa, mutluluk, sevinç ve şiirlere süs olan sevgi varsa, yürek sadece an ile dans etmeli. An ile konuşup, delice an ile sevişmeli.
Bugün, “yaşa gitsin’’ diye, bir başlık attim. Aslinda doğruyu söylemek gerekirse, ben bu başlıği, yüreğimin tam ortasına, tam özüne kazıdım. Çünkü, her saniye, ölüme bir adım daha yaklaştırıyor. En mutlu anda da ölüm var, en üzgün anda da, yeni adımlar atıldığı anda da, çılgin sevinçler yaşadiğimiz anda da ve hatta, “daha çok işimiz var’’ dediğimiz anda da ölüm var. Bizler, gün içinde avunsak ta, geçici hayatın, geçici işleri ile aldansak ta, “o onu dedi’’ “bu bunu dedi’’ gibi, son derece gereksiz cümlelerle, zamanın hain katili olsak ta, her saniyesi, buram buram ölüm kokan bir hayat yaşıyoruz aslinda. Ancak ne yazık ki bizler, hayati hem fazla sahipleniyor, hem korkak yaşıyoruz.
Oysa her insan, “yaşa gitsin’’ der gibi yaşamali. Yarının hüzünlerine inat, bugünün huzurunu koklamalı. Yarınin acılarına inat, bugünün mutluluğuna şükür etmeli. Kısacasi kapıyi çalan her duyguya, “hoşgeldin’’ diyebilmeli insan. Huzuru da yaşamali, hüznü de, sevgiyi de, nefreti de, aşki da yaşamalı insan, aşkin acısını da… çünkü bir kere geldiysek bu dünyaya, e o zaman, yaşa gitsin.
Yorum yazarak Sakarya Yenihaber Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sakarya Yenihaber Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sakarya Yenihaber Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sakarya Yenihaber Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Sakarya Yenihaber Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sakarya Yenihaber Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sakarya Yenihaber Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sakarya Yenihaber Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.