Malumunuz gündemimiz Ramazan.. Sofralarda yediğimiz içtiğimiz her şeyin fazlaca olduğu bereketli, maneviyatı güçlü bir aydayız. Birçoğumuz oruç tutmanın da etkisiyle canımızın istediği her ne olursa olsun evimizi ve sofralarımızı haddinden fazla dolduruyoruz. Bizim tüm bunları karşılayacak maddi gücümüz olabilir belki ama eminim ki bu bahsettiğim şeyleri ramazan ayı bile olsa karşılayamayan, evine ve ailesine ekmek götüremeyen çok fazla insan var içimizde. Bunlar bizim için yabancı kişiler de değil ayrıca. Bu kişiler kimimizin kapı komşusu kimimizin mahalleden arkadaşı, ailesi, eşi, dostu. Hepsi içimizden biri ve uzakta değil.
Tüm dünya da olduğu gibi Türkiye'de hatta Sakarya'da da yoksul, yardıma muhtaç insan sayısı epey fazla. Şehrin arka sokakları dediğimiz bu yerlerde yaşam sürdüren bu insanlar günümüzde epeyce fazlalaşmaya başladı. Çünkü yaşadığımız pandeminin de etkisiyle uzun bir süredir insanlar işlerinden, ekmek paralarından oldu. Geçimi bir maaşa bakan aileler ellerindeki o maaşlarını da kaybetti. Dönüp tüm bu yaşananlara bakınca yardıma muhtaç insan sayısı göz ardı edilemeyecek şekilde arttı. Ama bizler onlara karşı yardımı sadece böyle özel zamanlarda hatırlayan insanlar haline dönüşür olduk. İnsanlığa karşı katılaştık… Onlar açlıktan ölürken bizler soframızda yemek seçimi yapıyoruz hâlâ, gereğinden fazla aldığımız her şeyi ziyan ediyoruz. Aslına bakarsak çok şey var görmediğimiz, en önemlisi de körleşen manevi duygularımız.
Köşe başlarında, köprü altlarında ve sokakların görünmeyen yüzlerinde yatan insanların varlığı maalesef günümüzde hâlâ devam ediyor. Artık her geçen gün bu görüntüye alışarak duyarsızlaştığımız bir manzara haline gelmeye başladı. Sayıları hızla artan bu insanlar ailevi, ekonomik ya da ruhsal nedenlerden dolayı sokağa düşüyor. Pek çoğunun nüfus cüzdanı yok. Kimisinin hiç olmamış kimisi yıllar önce kaybetmiş. Yani artık bu ülkenin vatandaşı olduklarını kanıtlayan hiçbir resmî belgeleri bile yok. Peki ya kim bu insanlar? Göz ardı ettiğimiz bu insanlarla aynı havayı soluyoruz. Aynı vatanı aynı milleti paylaşıyoruz. Yardım eli neden bizlerden gelmiyor ya da neden kendi insanlarımız içinde bu kadar yardıma muhtaç insan varken bizim önceliğimiz bu insanlar olmuyor? Bence herkes en başta bunu düşünmeli. Çünkü onlar hayatımızın gerçek yüzleri. 10 yaşındaki çocuktan tutun da 60 yaşındaki yaşlısına kadar uzanan bir kesim bu bahsettiğim…
Son günlerde beğenilmeyip çöpe atılan yiyecekleri alarak ev geçindirmeye çalışan çok fazla insan görüntüler gördük, hem de birkaçı Sakarya'dan. Hiç kimse, hiçbir yetkili de çıkıp o kişileri bulmadı ya da hiçbir vatandaşımız onlara yardımcı olmadı.
Sizlerden ricam şu ki, paylaşmaya ve başka insanların hayatlarına dokunmaya ihtiyaç duyduğumuz güzel bir zamanın içindeyiz. Bu ayda dinimiz gereği hepimizin bildiği gibi durumu iyi olanlara belli bir miktarda fitre, zekât vermek düşüyor. Biz bu yardımları yaparken öncelikli olarak yakın çevremizdeki ihtiyaç sahiplerini kendimiz belirleyelim, yaptığımız bu yardımın gerçek anlamda ihtiyacı olan insanlara ulaştığından emin olalım. Çevremde araştırdım yok diyenler de olabilir onlar için de şöyle bir çözüm önerebilirim; çevrenize biraz bakındığınızda sokakta mendil ya da su satan 7 ila 15 yaş arasındaki kâğıt toplayan çocuklar mevcut. Hikayesini bilmediğimiz bu kişiler bir köşede birilerinin yardımını bekliyor. Bana kalırsa gerçek ihtiyaç sahipleri tam da bu kişiler. Ama biz nedense gözümüzü açmayı, bu insanları görmeyi değil de başkasından duyduğumuz hiç araştırmadığımız kişilere bu yardımları gerçekleştiriyoruz. Düzen bu ama doğru olan bu değil bana sorarsanız. Bizler, ihtiyaç sahibi olan kişiyi seçip 10-15 kişi o kişiye yardımda bulunuyoruz. Oysaki her aile, farklı kişileri tespit edip yardımda bulunsa eminim ki bir nebze de olsa bu yardıma muhtaç insan sayısını azaltabiliriz.
Yorum yazarak Sakarya Yenihaber Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sakarya Yenihaber Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sakarya Yenihaber Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sakarya Yenihaber Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Sakarya Yenihaber Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sakarya Yenihaber Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sakarya Yenihaber Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sakarya Yenihaber Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(2)Laklakçı - Şu gazetede bir tek seni okuyorum sayın Yazar. Takdire şayansınız
Adolf - Bravo Gülcenur çok iyi yazmışsın. Artık iyi bir okur kazandın bu yazınla. Tebrikler ??
Yazılan yorumlardan Sakarya Yenihaber Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sakarya Yenihaber Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sakarya Yenihaber Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.