Nasıl bir şey?

Bazen bir melodi kadar huzurlu, bazen baharda açan, çiçek kadar göz alıcı, bazen bir şiir kadar gerçek ve çaresiz, bazen bir mafya babası kadar sert ve bazen, bir bebek kadar masum olan hayatin, tam olarak nasıl bir şey olduğunu, çözen var mı bilmiyorum.

Ne yazık ki bizler, her zaman mutluluğu arayan, her zaman huzurun özlemini çeken, ancak hiçbir zaman, mutlu huzurlu olmayı beceremeyen ve aldığı nefesin kıymetini, hiçbir şekilde bilmeyen eksik insanlarız… Evet, eksiğiz, hem de çok ama çok eksiğiz. Ruhumuzu kaplayan duygu ve düşünce ambalajı, bir şekilde hava alıyor sanki. Bizler, evet mutluluğu istiyoruz, ancak mutlu olmak için, hiçbir çaba sarf etmiyoruz. Huzurlu bir hayat arzuluyoruz, fakat hayatın özünde olan asıl huzuru, bir türlü göremiyoruz…

Ne yazık ki bizler hayatı, paha biçilmez bir ödül olarak, sadece ama sadece bir kerelik bir hediye, bir kerelik bir şans olarak değil de, "doğduk, yaşıyoruz ve bir gün dünyadan göçeceğiz" mantığı ile nefes alıp veriyoruz. Evet, bu hayat sahiplenmeye hiçbir şekilde gelmez. Çünkü hiçbir şeyin kalıcı olmadığı bu dünyada, bu ruhta, bu bedende kalıcı değil işte. Ama hayat öyle bir şey ki, hem sahiplenmeye gelmeyecek kadar önemsiz ve bomboş, hem de, önem, özen ile yaşanacak kadar değerli ve bir o kadar da anlamlı.

Hayatı eze eze yaşamak ile sahiplenmek arasında ve hatta sahiplenmek ile sahiplenmemek arasında çok ince ama bir o kadar da önemli bir çizgi var aslında. İşte o çizgide, hayatın büyük önem taşıyan noktaları da var, hiçbir şekilde anlam taşımayan noktaları da. Huzur noktaları da var o çizgide, huzurun zamanını çalan noktalar da… Bizler hayatı, bin türlü noktalar ile dolu, bu çizgide volta atar gibi yaşıyoruz. Ve çoğu zaman da, hangi noktanın önemli ve anlamlı hangi noktanın değersiz ve gereksiz olduğunu, hiçbir şekilde çözemiyoruz işte. Ancak yaşamak, sadece yiyip içmek, sadece nefes alıp vermek ile sınırlı bir kavram olmasa gerek…

Evet şahsen ben, hayatın nasıl bir kavram olduğunu, nasıl bir şey olduğunu bir türlü anlamıyorum. Ancak biliyorum ki, sebebi olmayan hiçbir şey yaşanmadı, yaşanmıyor ve hiçbir zaman da, yaşanmayacak bu hayatta.

Bu yüzden midir bilmiyorum ama son günlerde hayatı, delice ve çılgınca yaşamak istiyorum. Mesela hayat bir deniz ise, yüzme bilmiyor olsam da, hiçbir şey düşünmeden, özgürce içine atlamak istiyorum. Bir damla su ise, kana kana içmek ya da bir gül ise dikene inat, delice koklamak istiyorum…

Kim bilir belki de, çok fazla düşünmeden yaşamak lazım. Herkese ve her şeye eyvallah diyebilmek ve ne olursa olsun, hayati ölene kadar, ölesiye kucaklamak lazım.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Ömer Alikılıç - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Sakarya Yenihaber Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sakarya Yenihaber Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sakarya Yenihaber Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sakarya Yenihaber Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Sizce Sakarya'daki en başarılı belediye hangisi?
Tüm anketler