Yarın öğretmenler günü.
Umutlarımızı, sevgiyle yeşerten tüm öğretmenlerin günü.
Hepimizin anılarında yer etmişlerdir. Gülümseyerek hatırladığımız o geçmiş günlerde.
Sığınmışızdır onlara. Evimizin güvenli duvarlarından çıkıp, onların kollarına atılmışızdır sanki.
Gözlerine bakıp, güvenmişizdir.
Onlar, güven bana derken.
Ve... Başlamıştır hayat yolculuğu artık, onların güvenli kollarında.
Bir varmış bir yokmuş tadında.
Hepimiz yaşadık o masalı.
Kâh Dünyayı dolaştırdılar. Kâh uzaya çıkardılar. Onlarla tüm maceralara vardık.
Bayramlara, bayram tadında hazırlandık. Aile dışındaki güveni öğrendik onlardan.
Ne çok şey biliyorlardı.
Bilgi, merak, dürüstlük tohumları ektiler bize.
Görmediler bile o tohumların yeşerdiğini.
Kanat taktılar bize. Kanatlarımız kuvvetlendiğinde uçurdular.
Gidin artık, daha yükseğe der gibi.
Değerlisiniz işte bu yüzden.
Hayatımızın yönünü belirlediniz. Ve biz olduk, o ektiğiniz bilgi, erdem tohumlarıyla.
Kabımız kadar aldık.
Ama aldık.
Sevgiyle verdiniz çünkü.
Hayatıma yön veren iki öğretmen çok önemli benim için.
Hüseyin Kayalı
Gülay (Altıoksay) Yıldız
Hep öğretmen olmak istedim.
Hayatımdaki iki öğretmen kadar idealist. Sevgi dolu bir öğretmen.
Tüm öğretmenlerin Öğretmenler Günü kutlu olsun...
Çünkü, hala devam kutsal göreve. Çocuklar ve torunlar var artık ellerinizde.
İyiki varsınız.
CANIM ÖGRETMENİM. (Hüseyin Kayalı)
Hep hatırlarım sizi.
Yerde bir çöp görsem,
bir çocuk şarkısı çalsa bir yerlerde...
Bayramda, bayrakta, grofon kağıdında.
Atatürk'ü sevişimde, bayramların coşkusunda hep varsınız. Şiirlerde, orman şarkısında...
Bir arkadaşta...
Hep hatırlarım. Yazı yazarken, kitap okurken.
Herşeyde!
Hani o anlattığınız öykü var ya!
Hani, bir yere memur alınacakmış.
Hani, müdür yere bir kağıt atmış.
Tüm adaylar, gelip geçmiş o kağıdın üstünden.
Bir tanesi kâğıdı almış. Ve işe alınmış.
Nasıl bir etki yaptıysa bu öykü bende, yerdeki çöpleri geçemem.
Patron görecek sanırım.
Patronu, ne anladıysam o çocuk aklımla.
Tüm davranışlarım, hep patrona göre, patron görecek diye.
Patron kızar diye!
Kimbilir kaç kişiye anlattınız bu öyküyü?
Kaç çocuk, patrona göre yaşar sayenizde.
Keşke tüm çocukların öğretmeni olsaydınız. Hepsi bilseydi bu öyküyü.
Tertemiz olurdu her yer. Her yer temiz, çocukluğumuz gibi.
Hayatımın tüm alanlarında etkiniz hala sürüyor.
İyiki benim öğretmenim olmuşsunuz.
Sizin kanatlarınız altında tanıdığım, tüm arkadaşlarım, sınıfım hep anılarımda.
Sizin, sevgiyle, şefkatle öğrettiğiniz tüm öğretiler benzerlerini buldu.Ve ektiğiniz merak tohumu yeşerdi.
Tüm 5/B sınıfı adına size teşekkür ederim.
Sağlıklı yaşayın ÖĞRETMENİM.
____
Ahh! GÜLAY öğretmen ahh!
Sen nasıl anlatılırsın ki?
Yaşanmalı seninle.
Çocuktum!
Dedem güzel biriyle geldi evimizin bahçesine. Hiç alışık olmadığımız biriyle.
Ögretmenmiş. Tayini çıkmış bizim buraya. İstanbul’dan gelmiş.
Tabii ben bunlarla ilgilenmiyorum.
Merakla bakıyorum üstüne başına.
Ne kısa etek o öyle?
Nasıl bir öğretmen bu?
Aman Allah'ım!
Bide bizim yan evde mi kalacak?
Anneciğiyle yerleştiler, bahçemizdeki diğer eve.
Ben hep dikizliyorum. Öyle merak ediyorum ki. Ne var evde?
İstanbul’dan gelen birinin evi nasıl olur ki?
Gördüm!
Mütevazı bir evdi.
Ama; o kitaplık ve kitaplar.
Çocuk bilinçaltıma nasıl girmişse, bir daha çıkmadı.
Evimizin kızı oldun be Gülay Ögretmen.
Annen de büyüğü.
Ev şenlendi. Hayat renklendi.
Ama; bir o kadarda disiplin geldi. Biz evin çocuklarının, hiç hata yapma lüksü yoktu artık.
Öğretmen vardı evde, bahçede, heryerde.
Bahçede bizle salıncakta sallanan, tahtaravalliye binen bir öğretmen.
Yanlış bir davranışa da "bana bakın bakayım" diyen.
Eeee, sevdik biz seni bir kere.
Dikenine de katlanacaz artık.
Ahh!! Tapşini teyzemiz.
Neler öğrettin bize. Bizim evin tüm çocuklarına. Dizinin dibinde ağzımız açık, dinlerdik seni. Masallarını.
Kız kulesini ilk senden duydum. Hiç unutmadım senin versiyonunu. Gittiğimde kulaklarımda sesin, tekrar dinledim senden masalı.
Hani, o minik-minik motifler yapardın ya tapşini teyze. O motiflerden hala yapıyorum. Hediyeler, bahtaniye hep.
Her yer bahtaniye.
Nur içinde yat.
Bir öğretmen ve annesi.
Gönüllerde taht kurup, çocuk bilinçaltına neler ekermiş.
Öğrendim sizden.
Ve hep yaptığım bu.Tüm çocukların bilinçaltına güzel şeyler ekmek. Öğrendiğim gibi sizden.
Ah Gülay öğretmen ahhh.
23 Nisan için diktirdiğin yeşil elbiseden diktirmişdim. Çocuk versiyonunu.
Ya nerden bilirdim ki kızacağını.
Bir daha o elbiseyi giymediğini.
Ama ben çok mutluydum.
Canım öğretmenimin, ablamın elbisesinden giydiğim için.
Affettin mi artık?
Affet!
Yaa, iyiki tanımışım, iyiki hayatıma dokunmuşlar dediklerimdensiniz.
Önce ögretmenim, sonra ablam, şimdi arkadaşımsın.
Hayatıma, karakterime damga vuranlardan.
Çok yaşa emi Gülay ablacım, sevdiklerinle.
Sevgili yazarım! Öyle içten yazmışsınız ki, anında anılarım canlandı gözlerimde..:))
Ben de sizlerle bir anımı paylaşmak isterim..
Bizim zamanımızdakiler bilir, Din ve Ahlak dersi okutulurdu.. İşte; o derslerden birinde öğretmenimiz bizlere “ Kendinize yapılmasını istemediğiniz hiç bir şeyi karşınızdakine yapmayın!” diye tembihlemişti..!!
Bugün gibi kulaklarımdadır ve hayat felsefem olmuştur!!:))
Demek istediğim, yazarım öyle haklısınız ki; öğretmenlerimizin etkileri yaşamımızda birer “ mühür” adeta..
Sizi önce bu Ahde-vefa duygunuzdan dolayı kutluyor ve hele ki şu son dönemlerde herkesin bu duyguya sahip olmasını gönülden diliyorum.
Siz de bizim öğretmenimiz değil misiniz?