Yanlış kentleşmenin bedeli ödeniyor

1999-2009 dönemi Karasu Belediye Başkanı Ahmet Genç, 29 Mart seçimlerine 6 ay kala Atatürk bulvarına 'Yerin altına 100 trilyon gömdük' yazılı bir pankart astırmıştı. (Gerçeği 120 trilyondur) Sözü edilen miktar altyapı, yani kanalizasyon için İller Bankası'ndan sağlanan kredinin borcudur. Karasulu sanatçı Salih Kütükçü de bu pankartı hicveden karikatüründe, elde kazma-kürek bulvarı kazıp define arayanları hicvetmiş ve pankart yerine bu karikatür konuşulur olmuştu. Kamuoyunun tepkisi mizaha gülmekle sınırlı kaldı. Kimse, ciddi bir şekilde pankarttaki ironik mesajı yorumlama zahmetine katlanmadı. Ahmet Genç'in '100 trilyonla yeni bir Karasu kurardık' şeklinde sıkça dile getirdiği serzenişin yakın tanığıyım.

Son seçimlerle başkanlık el değiştirdi. Yeni Başkanı Mehmet İspiroğlu göreve başlar başlamaz İller Bankası'na olan bu borcu dile getirdi ve 'bataktayız' diye demeçler verdi.

Kim ne konuşursa konuşsun, belediyenin şu anda, çoğu il belediyelerinin önüne geçecek şekilde İller Bankası'nın baş borçlularının ilk sıralarında yer aldığı gerçeğini değiştirmiyor. Bu borç her ay, nüfus başına belediyeye ödenmekte olan hak edişlerden tıkır tıkır kesiliyor. 25 yıl süreyle de kesilmeye devam edilecek. Gelmiş geçmiş cümle sorumlular, zil takıp oynayabilir!

Karasu'nun bu açmaza düşmesinin temel nedeni, yıllar içinde uygulana gelen yanlış imar politikasıdır. Zemini sağlam yamaçlar dururken, tarım arazilerinin rant uğruna ve büyük bir iştahla yapılaşmaya açılması bu sonucu doğurmuştur. Düşünün ki, şimdi Karasu sahillerinin güneyine, beşer altışar katlı beton kutular şeklinde yaslanmış Yalı Mahallesi, 30 yıl önce yoktu. Buradaki konutların büyük çoğunluğu da yazlıktır; iki, bilemediniz üç ayı dolu, geriye kalan zamanlarda kapıları kilitlidir. 120 trilyonluk altyapı borcunun en azından yüzde otuzu buraya harcanmıştır. Üstüne üstlük; yamaçlara doğru genişleyecek bir Karasu'da kanalizasyon şebekesi cazibe ile son merkeze akacakken, şimdiki durumda yapılacak olan arıtma tesisiyle birlikte terfi istasyonları elektrik giderlerinin belediyeye aylık yükü 50 bin TL'yi bulacaktır.

Bütün bu gerçekler ortadayken, Karasu'nun güney yamaçları hala imar kapsamına alınmayı beklemektedir. Çünkü nüfusa göre imara açılan alanlar yeterli görülmekte; yeni yerlerin imar kapsamına alınmasına izin verilmemektedir.

Bu yanlışlıklar yetmezmiş gibi şimdi de yerleşim alanının hemen kıyısına ve kışın gölleşen bir alana Organize Sanayi Bölgesi kurulması kararı alınmıştır. Karasu'da yaşayan insanların önemli bir bölümünün yerine karşı çıktığı OSB'nin karar vericileri ve cansiperane savunucuları kimlerdir? Bu yerdeki ısrarı sadece insanların iş sahibi olması diye açıklamaya çalışmak yetersiz kalıyor.

Genel bir tanımlamayla, 1923'te yüzde 90'ı köylü olan Türkiye'nin bu gün yüzde 70'i kentlerde yaşıyor. Buradaki yoğunlaşmanın gerekleri var. Toplumla birlikte yaşama adabını öğrenmek, rahat bir geçim sağlamak, çocuğuna iyi bir eğitim verebilmek, hastalandığında kısa sürede tedavi şansı yakalamak gibi... Bu kazanımların giderek olumsuza doğru yelken açtığını fark etmemek körlükle eşdeğerdir. Bahçeli ev, temiz su, temiz hava ve gürültüsüz ortam özlenir oldu. İşsizlikle birlikte giderek zayıflayan güvenli ortam, sıkışan trafik gibi durumlar, köydekinden daha fazla konfor için kente gelen insanları bezginliğe itiyor. Kısaca kent, psikolojik dengesizliklerin sahnelendiği yer olmaya başladı.

Bütün bu olumsuzlukların çözümü, köyden gelenleri gerisin geriye göndermek değil, yukarıda sözünü ettiğimiz aksaklıkları gidermenin yolunu bulmaktan geçiyor. Kenti ferah ve yaşanılır hale getireceksiniz ve sorunları, uygar dünyanın yöntemleriyle çözeceksiniz. '300 kişiyi iş sahibi yapacağız' gerekçesiyle kentin burnunun dibine Organize Sanayi Bölgesi kurmak, çözüm yerine yeni sorunlara kapı aralar. Tam tersine, iş sahalarını mümkün olduğu kadar yerleşim alanlarının uzağına yapmalısınız. 30 bin nüfusa dayanan ve yakın gelecekte 50 binleri aşması beklenen ilçede bir parkımız bile yok. Ve siz muhtemel park bölgesine sanayi kurmak istiyorsunuz.

Meraklanmayın; çalışmak için Almanya'ya, Avusturya'ya giden insanımız, dolmuşa binerek Darıçayırı'na da Denizköy'e de gidip akşam evine dönmeye üşenmez. Sanayi sitesi dediğiniz Akcan Bey'in lunaparkı değil. Yarın bir gün 'Buraya yakışmadı' diyerek söküp taşıma şansınız olmaz.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Cihan Ersöz - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Sakarya Yenihaber Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sakarya Yenihaber Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sakarya Yenihaber Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sakarya Yenihaber Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Sizce Sakarya'daki en başarılı belediye hangisi?
Tüm anketler