Şunu yaparım, bunu yaparım da…

Bu başlık, gittim rehabilitasyon merkezinde, sevgili ablam Melike Odabaş ile sohbet ederken geldi aklıma ve başladım yazmaya. Biz millet olarak, dünya hayatını sürekli konuşarak yaşayan insanlarız. Geçen yazılarımda da dediğim gibi, tabelada “İslam Ülkesi’’ yazıyor olsa da, ne yazık ki Türkiye, yani Türkiye milleti, yüce Allah’a tam manası ile kulluk yapmaktan, hakiki bir Müslüman olmaktan, kısacası gerçek İslam’dan bihaber yaşıyor. Yalan var ülkede. İftira, ihanet, aldatma var. Bir yerlere gelmek adına, yalakalık, riyakarlık, kul hakkı yeme var. Komşusu açken, tok yatan var. Dedikodunun kralı, gıybetin ağası var İslam ülkesi Türkiye’de.

Dedim ya, biz millet olarak, konuşmayı çok seviyoruz. Her konuda bir fikir beyan etmeyi, her fikre karşı, başka bir fikir dile getirmeyi çok seviyoruz. Ve çözemediğim bir şekilde de, başka insanın hayatı hakkında, ‘’ben olsam şunu yaparım, bunu yaparım. Şurada şöyle yaparım, burada böyle yaparım.’’ gibi, içi boş yorum yapmayı, çok seviyoruz. Zira biz her zaman kolayı sevip, her zaman kolayı seçiyoruz. Kolay geliyor, işin içinde olmadan konuşmak. Kolay geliyor, uzaktan uzağa ahkam kesmek. Kolay geliyor, empati yapmayıp, en ufak hata görünce, anında idam masasını hazırlamak.

Ne yazık ve ne acı ki, sınanmadığımız dertlere, engellere, zorluklara, acılara dair, sınanmadığımız hayatlara, insanlara, mevki makamlara dair, sadece yüzeysel bakıp, içi boş yorumlar yapıyoruz. Kabul bu tarz yorumlar, çoğu zaman, çok haklı ve çok ta mantıklı olabilir. Ancak, hiç bir insan, hiç bir zaman, sınanmadığı acı, mutluluk, çaresizlik, neşe, oturmadığı makam mevki, kısacası sınanmadığı hiç bir hayat hakkında ahkam kesemez.

Eleştiri, pek tabi haktır. Birini sevmemek, kızmak, yaptığı işler iyi olsa bile, takdir etmemek, elbette insani bir tercihtir. Ancak son zamanlarda, “ben olsam, şöyle yaparım, böyle yaparım’’ şeklinde, siyasi ahkam kesmeler, beni çok rahatsız ettiği gibi, çok ta öfkelendiriyor. Haa elbette kimse hatasız değildir, hatasız da olamaz. Siyasetin içinde de, herkesin olduğu gibi, hatta herkesin olduğu kadar ak partinin de hataları var, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da. O da kul çünkü. Allah katında o da bir aciz, o da beşer ve arada şaşar. O da bir fani ve zamanı gelince, o da bu dünyadan göçüp gidecek.

Fakat ben, Türkiye yüz yıl sonra ayağa kalkmış, yeniden diriliyor iken, parti içinde olan riyakarlar yüzünden, Erdoğan’a sırt dönenleri anlayamıyorum. Ben, ‘’Fetöcüler hala ortada geziyor.’’ deyip, Fetö’ye tek başına savaş açan Tayyip Erdoğan’ı, yalnız bırakmayı düşünen bu milleti anlayamıyorum. Ben, şeytana kulak verip, dünyanın şekil değiştirdiği ve haç ile Hilal’in göğüs göğüse çarpıştığı bu zamanda, ümmet davasından bir kalemde vazgeçen insanları anlayamıyorum. Ben, geçmişi, başörtü yasağını, Türkçe ezanı, gezi kalkışmasını, hatta ve hatta 15 Temmuz gecesini unutup, hak safından terk etmeye kalkanları anlayamıyorum. Hele hele Ortadoğu kaynıyorken, Amerika’nın Suriye’den çekilme hamlesinin özünde, Türkiye’yi imha planı varken, oyunu görüp, oyunu bozmak için çabalayan lideri, nefsi duygularla terk edenleri anlayamıyorum.

Evet, ‘’ben olsam şunu yaparım, ben bunu yaparım’’ diye, ahkam kesmek kolay. Ancak ben, sert esen fitne rüzgarına inat, ümmet davasına sahip çıkıp, hak safında yer almaya devam ediyorum.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Ömer Alikılıç - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Sakarya Yenihaber Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sakarya Yenihaber Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sakarya Yenihaber Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sakarya Yenihaber Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Sizce Sakarya'daki en başarılı belediye hangisi?
Tüm anketler