Terbiyeli Vatandaşın Ölmeyeni Makbuldür

Yazının başlığına bakarak bu haftaki konumuzu anlamakta zorlanmayacağınızı tahmin ediyoruz. Ancak öncelikle bir başka güncel konuya birkaç paragraf ile yorum yapmak isteriz.

Salı akşamı Dortmund – Galatasaray maçını seyrederken maç sırasında spiker anlattı, öğrenmiş olduk. 2000’li yılların başında Dortmund Kulübü iflas etmiş! Statlarını bile satmak zorunda kalmışlar! Çok iyi hatırlıyoruz; aynı dönemde Galatasaray ve Türk Futbolu altın çağını yaşıyordu. Türk futbolseverlerin daha önce şahit olmadığı düzeyde başarılı sonuçlar alınıyordu.

Aradan geçen süre içinde ibre ve kahır tersine dönmüş. Örneğimizdeki yabancı takım eskiye oranla katbekat güçlü duruma gelmiş. Biz ise “geçmişe mazi, yenilmişe niyazi” repliğini söyler olmuşuz. Bu durumun günümüzün en popüler yorumlama ifadesi olan “fıtrat” ile ilgisi yoktur. Olayın özeti şöyledir: Almanlar takımlarını iyi yönetmiştir, bizler kötü yönetmişizdir.

Almanya’nın Türkiye ile mukayesesi pek çok konuda yapılabilir. Geçtiğimiz hafta içinde maden kazaları üzerine yapılan haberleri inceleyen okuyucularımız çok iyi bileceklerdir. Almanya ve benzer dünya ülkelerinde maden işletmelerinin birinci amacının “insan hayatını korumak” olduğu ve bu temel prensibin teknolojik altyapı ile pekâlâ desteklendiği son derece sıradan bir bilgidir.

Konuya iç dinamiklerimiz üzerinden eğilecek olursak bizim madenlerimizde (özel işletmelerde kamuya oranla 10 -12 kat daha fazla) her ay onlarca çalışanımız ölmesine rağmen sonu aynı kapıya çıkan farklı açıklamaları dinlemekten kurtulamadığımızı görüyoruz. İfratı – fıtratı bir yana bırakırsak, olayın özeti şudur: Gelişmiş ülkelerin madenleri iyi yönetilmiştir, bizler kötü yönetmişizdir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti içindeki kurumların modern bir anlayışla yönetilmediğini biliyoruz. Ve maalesef halk olarak bizler, bu durumu testiler kırılıncaya kadar geçen sürede fark etmekte zorlanmaktayız. Testiler kırıldıktan sonra bile mevcut olguya inanmak istemeyen ve reddetmek suretiyle problemlerden kaçan vatandaşlarımız dışında kalanların sesleri de yeterince etkin ve verimli çıkmamaktadır.

Yüksek performansla çalışan işçinin açlık tehdidi ile borç kıskacı içinde sıkışıp kalmışlığını, kötü performans gösteren işverenin ise ödüllendirilişini başka bir yazıda detaylarıyla yazarız.

Kurumsallaşmak iyidir. Ancak milli ve ahlaki değerlerin yaka paça alaşağı edildiği ortamların kurumsallaşması iyi değildir. Daha önce yazmıştık. Radara yakalandığınızda yüklü ceza makbuzunu ödemeye razı olanlar mısınız, yirmi lira ile kurtulmaya çalışanlardan mı? Veya inşa ettiğiniz binanızı projeye bağlı kalarak yapanlardan mısınız yoksa bir şekilde yolunu bulup üç-beş metre taşıranlardan mı?

Hangi tarafta durulacağı elbette vicdan ile ilgilidir. Ancak uygunsuzlukta kurumsallaşmış bir toplumda sorumlu olduğu yüzlerce insanın ölmüş olmasına rağmen istifa etmeyi asla düşünmeyen idarecilerin varlığı “kader” olmasa gerektir.

Hal böyle olunca siyasi veya idari kariyerinizin akıbeti başarınız veya başarısızlığınız olmayacaktır. Yoldan geçerken birileri size “sataşabilir”. Telefonunuz ile fotoğrafını çekmeye çalışanlardan değilseniz, lütfen “ne güzel yaptı” diyenlerden olmayınız.

İstisnalara yol verdikçe kaidelerin yozlaştığını fark etmek gerekmez midir?

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Serdar Çakan - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Sakarya Yenihaber Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sakarya Yenihaber Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sakarya Yenihaber Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sakarya Yenihaber Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Sizce Sakarya'daki en başarılı belediye hangisi?
Tüm anketler